Şeker , günlük hayatımızda meyveler, sebzeler, süt ürünleriyle beraber vücudumuza aldığımız yaşamımız için gerekli olan besin kaynağıdır. Son zamanlarda yapay şekerlerin kullanılmasının anormal artışıyla beraber çocuklarda ve yetişkinlerde obezite de artış göstermektedir. Şekerin zararlarından kaçmak isteyen bazı kişilerinse kalori açısından çok az olan ve glisemik indeksi yok denecek kadar az olan tatlandırıcılar kullandığı görülmüştür. Şekerlerin her ne kadar zararlı olduğu bilinse de özellikle küçük yaşlardaki çocuklar bu zararları kavrayamayıp okul kantinlerinde, isimleri rengarenk kalemlerle yazılan, parlak ambalajlı bu zararlı besinleri yemektedirler. Peki insanların ekonomik kazancı çocukların sağlığının önemini eksilere çekecek kadar kıymetli midir?
Tatlandırıcılar her ne kadar şekerden masum gözükseler de tatlandırıcılar hakkında bilim kesin bir bilgi vermemiştir. Çoğu aile çocuklarını okula yollarken okulun kantini konusunda büyük bir endişe duyar. Kantinlerde satılan farklı renklerdeki onlarca çikolatalarla çocukların gözlerini boyayıp beyinlerine çikolata almaları için komut vermek çok kolaydır. Kantinlerde doğal şekerlerden çok aspartam , sakarin gibi yapay tatlandırıcılar kullanılmaktadır. Ayrıca bu yapay tatlandırıcılar obezite, glukoz intoleransı, metabolik sendrom, çeşitli kalp hastalıkları ve böbrek fonksiyonlarının bozulmasına sebep olmaktadır. İnsanlar şekeri vücutlarına aldıklarında kan şekerinde ani bir dalgalanma yaşarlar bir anda yükselen kan şekeri yarım saat sonra aynı hızda düşmeye başlar. Bunun yanında kan şekeri seviyesi eski seviyenin de altına düşer. Böylece vücutta yeniden tatlı yeme isteği oluşur. Okullarda da çocuklar bu yüzden teneffüslerde sıklıkla gidip abur cubur tarzı yiyecekler alırlar.
Yapay şekerlerin okullarda kullanımını azaltmak demek kantinde görevli kişinin batmasına neden olmak demek değildir. Yapay şekerler yerine meyvelerden ve baldan oluşan sağlıklı besinler yapmak hem çocukları şekerin bağımlılık yapıcı etkisinden korur hem de beyinlerinin çalışmasını teşvik eder. Çok şeker tüketiminin yorgunluk verici hissi de kanıtlanmıştır. Bu durum, derslerde ortaya çıkması muhtemel olan dikkat bozukluğunu da beraberinde getirecektir.
Okul kademelerinde bir tık daha yukarı çıkıp lise kademesine geldiğimizde özellikle üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin kendilerine anlık bir mutluluk vermesi umuduyla çikolataları veya şekerleri sıklıkla tükettiği gözlemlenir. Bu anlık mutluluklarsa gerek kilo anlamında gelecekte mutsuz eder gerekse depresyona kadar sürüklemekle tersine çevrilir.
Kantinlerde satılan yüksek şeker oranlı meyveli gazozların satışı yasak olduğu halde %26.7’lik bir dilim bu yasağa rağmen meyveli gazozun satışını yapmaktadır. Yine yapay şekerlerin yüksek oranda bulunduğu kolaların Malatya’da yapılan bir araştırmaya göre %87.2 oranında kantinlerde satıldığı tespit edilmiştir.
Derslerde veya günlük hayatımızda sürekli uyarma konusu olan bu yapay şekerleri kendi ellerimizle çocuklara vermemiz bizim ne kadar çelişki içinde olduğumuzun bir göstergesidir. Okulların ve kantinde çalışan kişilerin cebine daha fazla para girsin diye çocuklarımızın beyin gelişimine ve sağlıklı kilo almalarına büyük bir bariyer yerleştiriyoruz. Üstelik bunu küçük yaştan itibaren çocuklarımıza yapıyoruz ki küçükken o bariyeri aşamıyorlar ve büyüdüklerinde bu beyinlerine yerleştirilen bariyer de yapay şekerlerden beslenip kendini çocuklar büyüdükçe büyütüyor. Gelişimini tamamlamış çocukların vücuduna yapay şekerler hakimiyet kurduğundan dolayı şekerleri hayatlarından çıkarmaları bir hayli zorlaşıyor.
Bu sebepten dolayı çocuklar okul kantinleriyle beraber şekerleri tüketmeye alışıp büyüdüklerinde de bu sentetik şeyleri tüketmeye devam ediyorlar. Böylece ekonomi açısından mutlu olan okullar eğitim verdikleri çocukların beyinlerini çalışmaya teşvik etmesi gerekirken beyin fonksiyonlarını durdurabiliyor. Beyin fonksiyonlarının yeterli çalışamaması kısa zaman içinde bize geri dönüt vermeyebilir fakat gelecekte elbette bir karşılığı olacaktır.