KANLI OYUN

Sıcak yaz günlerinden biriydi. Sahilde, eski zamanlardaki gibi arkadaşlarımla oturup sohbet ederek vakit geçiriyorduk. Arhan ve Baran kurduğumuz voleybol filesinde oynuyor, Sena ve Azra ise denizde taş ve kabuk topluyordu. Bende yumuşak kum üzerinde uzanmış gökyüzündeki parlak yıldızları inceliyordum. Her şey eskiden olduğu gibiydi, yine herkes bir yerde annelerimizin bizi akşam yemeğine çağırmasını bekliyor, Aras kendi başına kitap okuyor, kızlar denizde takılıyor ve ben yine kendi başıma gökyüzüne dalıyordum.

Sena ve Azra’nın attığı yüksek çığlıkla beraber düşüncelerimden sıyrılıp yerimden kalkmaya çalıştım. Diğer herkes de aynı şekilde yaptıkları işleri bırakıp sesin geldiği yöne odaklandılar. Sena’nın yanına gittiğimde elinde cam bir şişe olduğunu gördüm, daha da dikkatli baktığımda ise şişenin içinde Azra’nın çığlık atmasına sebep olan o görüntüyü gördüm. Aras ve Baran Azra’yı sakinleştirmeye çalışıyor ama bir yandan da kendileri panik yapıyordu. Ben ise tuzdan kireçlenmiş şişe ve Sena arasında gidip geliyordum. Bu olayın şu anda yaşanmasının bir tesadüf olduğu asla söylenemez, her şeyin bir sebebi olduğu gibi bunun da bir sebebi vardır illa.

Yaklaşık beş on dakika Azra’yı sakinleştirmeye çalıştıktan sonra yazlık eve geri döndük. Herkesteki bu derin sessizlik beni ürkütecek kadar fazlaydı. Normalde enerjisi asla bitmeyen Arhan’ın bile ağzını bıçak açmıyordu. Salondaki devasa çiçekler etrafındaki gri koltuklarda oturmuş herhangi birimizin ağzından çıkacak ilk kelimeyi bekliyorduk. Ve o derin sessizlik agresif bir kapı tıklamasıyla bölündü. Herkes birbirine bakıyor, kimse kapıyı açmak için bir harekette bulunmuyordu. Ve en son bu gerici ortama bir son vermek amacıyla oturduğum koltuktan kalkıp kapıya doğru ilerledim. Kapı deliğine bakmadan açmam beni her ne kadar ürkütse de açtığım zaman gördüğüm görüntü beni epey bir şaşırtmıştı.

Ayaklarımın önündeki bu hediye paketi içimdeki merak ve sorgulama içgüdüsünü daha da arttırıyordu. Önce etrafa daha sonra da kırmızı kurdeleli beyaz pakete baktım ve yavaşça eğilip yerden kaldırdım. İçinde hafif bir şey var gibiydi. Elimdeki paketle beraber, salonda üzerimdeki yoğun bakışları hissederek girdim ve az önce kalktığım yere geri oturdum. Paketi salladım ve masanın üzerine koydum. Herkes şaşırmış ve bir o kadar da ürpermiş bir şekilde hediye paketine bakıyordu. Baran paketi masadan alıp agresif fakat yavaş bir şekilde açmaya başladı. Kopardığı her parça için yüzünde farklı bir ifadesi yer alıyordu.

Baran’ın kutuyu açmasıyla benim beğeni dolu bakışlarımın odayı doldurması bir oldu. Kutunun içerisinde denizde gördüğümüz kireçli cam şişenin temiz hali, onun yanında ise kristal beyaz deniz kabuklarından yapılmış bir kolyeydi. Bu kolye gördüğüm en güzel şeydi. Ve odayı bir anda Azra’nın uzun süredir içinde tuttuğu hıçkırık doldurdu. Cam şişe içerisinde Azra ve annesinin fotoğrafı, kristal kolyede ise kan lekeleri…

(Visited 12 times, 1 visits today)