Sessiz ve soğuk bir geceydi fakat hiçbir şey kamp yapmamıza engel olamazdı bir buçuk aydır bu gecenin hayalini kuruyorduk . Gerekli her şeyi almıştık , yapacağımız şeylerin bir listesini bile oluşturmuştuk . Yedigöller’e doğru yola koyulduk , çok geçmeden kendimize bir alan seçmiş ve çadırlarımızı kurmuştuk . Uyku tulumlarımızın içine girdik ve elimizdeki fenerlerin ışığı altında birbirimize bildiğimiz en korkunç hikayeleri anlattık , çadırın dışından gelen uğultular ile birlikte olay gitgide daha korkunç bir hal almaya başlamıştı bu yüzden hikayeleri bir kenara bırakıp şarkı söylemeye karar vermiştik . Bundan da sıkılınca film izlemeye karar verdik eğer izlerken uyuyakalan birisi olursa suratını tahta kalemi ile boyayacaktık fakat buna fırsat kalmadan hepimiz uyuyakalmış olmalıyız ki sabah tulumumum içinden sıçrayarak ve çığlık uyandığım zaman etrafımdaki kimsenin suratında boya yoktu . Çığlığım çadırdakilerin korkmasına ve paniklemesine sebep olduğundan onlarda çığlık atmaya başladılar ve hepsi aynı kızgın ifadeyle bana bakıyorlardı . Onlara çok gerçekçi bir kabus gördüğümü söylediğimde yüzlerindeki kızgın ifade bir anda kayboldu ve yerini tatlı bir gülümseme aldı ve hep bir ağızdan hadi anlat , diye bağırdılar .
Anlatmaya başlıyorum ama dalga geçmeyeceksiniz dedim , dedim . Her şey şöyle başladı , aynı dün olduğu gibi buraya geldik fakat bizim korku hikayeleri anlattığımız sırada dışardan rüzgar uğultuları ve yaprak hışıltıları dışında boğuk çığlık sesleri de geliyordu,. Bu seslerden korktuk ve uyumaya karar verdik fakat bu seste benim için uyumak neredeyse imkansızdı . Kalktım ve kimseyi uyandırmadan sessizce çadırdan çıktım ve sesin geldiği yöne doğru ilerledim . İlerledikçe sesin şiddeti artıyordu , sanki kulağımın dibinde birileri çığlık atıyordu. Önümdeki çalılıkları elimle ittirip arasındaki boşluktan baktım . Gördüğüm ise karanlıkta çok belli olmayan iki insan siluetiydi . Vücut yapılarından ve saç uzunluklarında birinin kadın diğerinin ise bir erkek olduğu oldukça belliydi . Adam bir eli ile kadının omuzundan tutarken diğer elindeki bıçağı kadının karnına saplayıp çıkarıyordu etrafa kanlar sıçrıyordu . Çığlık atmamak için elimi ağzımla kapadım ve koşmaya başladım . Koşarken yerdeki dallardan birine ayağım takıldı ve yere düştüm . Bileğim burkulmuştu ve canım acıyordu ama kaybedecek vaktim yoktu düştüğümde çıkan sesleri duymuş olmalı ki beni takip ediyor , arkamdan hızla koşuyordu . Tam arkamda olduğunu hissedebiliyordum , tüm hızımla koştum ve gördüğüm en kalın ağacın arkasın saklandım . Soluk soluğa kalmıştım ağaca ağırlığı verdim ve etrafıma bakındım kimse yoktu , tam rahatlamıştım ve derin bir nefes veriyordum ki bir el beni boynumdan sıkıca kavradı ve “ sakın arkanı dönme “ dedi . O kadar korkmuştum ki bırak arkamı dönmeyi kıpırdayamıyordum . Elindeki bıçağı boynuma doğrultu bıçağın üstündeki kanlar yere ve ayakkabılarıma damlıyordu . Adam bıçağı biraz daha yaklaştırdı , canımı acıtmaya başlamıştı , tam boğazıma saplayacakken uyandım , geresini biliyorsunuz zaten .
Her şey o kadar gerçekçiydi ki hala bir rüya olduğuna inanamıyorum . Hata rüya olduğundan emin olmak için gidip botlarımın üstünde kan var mı diye kontrol bile ettim ve botların üstünde bir tek çamur izi olduğunu gördüğüm de ise oldukça rahatladım . Neyse ki çok geçmeden kendime geldim ve etrafı, eşyalarımızı toplayıp kamp alanından ayrıldık .