Dünya: İnsanlık tarihi boyunca pek çok inanışa ev sahipliği yapmış, hatta ve hatta bu inançlar sebebiyle de birçok savaşa şahit olmuş ve belki de bu özellikleri dolayısıyla kainatta eşi benzeri bulunmayan gezegenimiz. Peki bu nadide gezegende yaşayan bizler özgürlüğü inançlarımızda mı buluyoruz yoksa sadece onlar tarafından köleleştiriliyor muyuz?
Kısmen evet, kısmen hayır. Bakış açınıza göre birçok cevap alabileceğiniz bir sorudur bu ancak genel olarak evet, inançlarımız bizi köleleştirir. Peki nasıl?
“Uyumazsan öcüler yer seni.” Bunu duyan zavallı çocuk gerçekten öcülerin onu yiyeceğini düşünür ve uyumaya çalışır. İnançlar da tıpkı böyledir. Doğru olup olmadığı ya da ne boyutta olduğu fark etmez, sinsi bir tilki misali girer kalbinize, içten fetheder sizi. Küçükken öcülerin onu yiyeceğine inandırılan, büyüyünce daha nelere inanmaz(inandırılmaz) ki?
Ancak tabii ki insanı özgürleştiren, ona huzur veren türden inançlar da vardır: Tanrıya olan inanç, başaracağına olan inanç, hayatta kalacağına ve zor günleri atlatacağına olan inanç… Bunların hepsi umut verir insana; bütün sınırları aşabileceğini, her zinciri kırabileceğini düşündürür. Bir nevi sarhoş eder, gerçeklikten koparıp hayal dünyasına sürükler insanı.
Daha da kötüsü tehlikelidir inançlar. Çünkü o sarhoşluk her zaman iyi gelmemiştir insanoğluna. Kimi zaman bir babanın ölüm korkusuyla evladına kıymasına sebep olmuştur; kimi zaman ise komşusu açken tok uyumanın doğru olmadığına inananların sofraya bir kap daha koymasına.
İnsanı kör etmek gibi bir huyu da vardır inançların. Zamanla dünyaya, ülkesine, hatta ailesine karşı kör hale getirebilir; çevresindeki sorunlara, yaşanan olaylara kör ve sağır kalma noktasına kadar getirebilir. Seçenekler de kalkar insanın aklından, farklı bakış açıları kalkar. At gözlükleri giydirir size inançlar, olası ihtimallere, farklı seçeneklere, türlü bakış açılarına kör bırakır. Aslında sizi köreltir inançlar.
Bir de saçmalıktan ibaret inançlar vardır: ”Kara kedi uğursuzluk getirir, merdivenin altından yürümek şanssızlık getirir, dört yapraklı yonca şans getirir…” İnsanları saçma hareketlere ve gereksiz endişelere sürükleyen, zaman kaybına sebep olan inançlardır bunlar ve maalesef ki birçok kişi hala bunlara inanır, bunlara göre sürdürür hayatını.
Kısacası köleleştirir sizi inançlar. Bazen bütün hayatını gerçek olup olmadığını bile bilmediği bir şeye harcar insan. Bu yüzden asıl mevzu doğru şeye inanmaktır, sizi köleleştirene değil özgürleştirene; elinize zincir vurana değil sırtınıza kanat koyana. Varlığından bile emin olmadığı bir şeyin peşinden koşmak yerine önünde apaçık bir şekilde duran ele uzansaydı eğer insanoğlu, şimdiye kadar göklerde olurdu…