Toplum baskısından kaynaklı ortaya çıkan cinsiyetler üzerine kalıplaşmış yüzlerce ifade duymakta olduğumuz günümüzde, özellikle de meslekler üzerinden kadın erkek ayrımı olmaması gereken bir durumda. Pek çok alanda başarısını ispatlamış bir sürü kadın örnek de bulunsa bazı noktalarda insanların kafasındaki kalıpları yıkmaya yetmiyor. Hatta sadece kadınlara değil bazı mesleklerin erkeklere uygun olmadığı söylenip her iki tarafın da içinden gelen işi yapmasına engel olmak istenebiliyor. Oysaki yetenekler cinsiyetlere göre değil kişiliklere göre farklılık gösterir. Bir kadın isterse ‘’erkek mesleği’’ olarak ifade edilen herhangi bir işi , bir erkek ‘’kadın mesleği’’ olarak kalıplaştırılmış bir işi başarıyla yapabilir.
Daha eski zamanlarda kadınlar için mesleklerde cinsiyet kalıpları çok daha fazlaydı, zaman geçtikçe kadınlara verilen haklar da arttıkça kadınların kendini daha fazla alanda ispatlama şansları oldu. Fakat hala fiziksel olarak daha çok ön planda olunan işlerin kadınlara uygun olmadığını iddia eden çok sayıda insan bulunmaktadır. Böyle bir ön yargının oluşmasına sebep olan şeylerden biri de bazı meslek dallarından erkeklerin sayısının kadınlara göre çoğunlukta olması dolayısıyla kadınların böyle meslekleri yapmasının alışageldik bir durum olmaması olabilir. Zaten günümüzdeki önyargıların çoğunun en temel kaynağı alıştığımız durumların dışına çıkılmasından kaynaklıdır.
Erkeklerin de hep kadınlara göre daha ağır işlerde çalışmaları bekleniyor fakat bu cinsiyetçi bir yaklaşımdan başka bir şey olmamakla birlikte insanları kısıtlayan bir düşünce. Örneğin bir erkek makyöz olmak istediğinde bir kadınla aynı tepkiyi almayabilir, büyük ihtimalle o mesleğin erkeklere uygun olmadığı söylenip vazgeçirilmeye çalışılır. Oysaki bu tarz kadınlara uygun diye kalıplaşmış alanlarda da kendini ispatlamış erkekler bulunmaktadır.
İş alanlarındaki bu cinsiyet ayrımları adaletsizliğe de neden olmaktadır. Mesela bazı iş yerlerinde kadın çalışanlar erkek çalışanlarla aynı işi yapmasına rağmen daha az ücret almaktadır veya bazı mesleklerde erkeklere kadınlara göre daha fazla sorumluluk yüklenmektedir. İki durum da kabul edilemez olup insanları cinsiyetlerinden dolayı dışlanmaya maruz bırakmaktadır. Böyle istenmeyen durumlar için halk tarafından protestolar, eylemler de yapılsa sonu tamamen gelmemektedir.
İnsanlar mesleklerini kendi yetenek ve ilgi alanlarına göre değil de çevrenin baskısı ve cinsiyet kalıplara göre seçtiklerinde sadece kendi geleceklerinde değil ileriki zamanlarda o meslek grubundan hizmet alacak insanları, müşterileri de kötü etkileyebilirler. Bir kişinin sevdiği işi yapma şeklinin hoşlanmadığı bir işi yapma şeklinden çok daha iyi olduğu pek çok araştırmayla kanıtlanmıştır. Dolayısıyla bir insana içinden gelmeyen bir işi dayatmak son derece mantıksız olup belki de insanlığa çok faydası dokunabilecek yetenekleri harcamaya sebep olur.
Sonuç olarak meslek dallarına cinsiyetçi yaklaşımlarla bu kalıpları yüklemek, insanları istemedikleri şekillerde değerlendirmek artık son bulması gereken bir durumdur. Kadınların önüne engeller koymak yerine destekleyerek istedikleri her alanda başarılı olabilecekleri görebiliyorken iş dünyasında adaleti sağlamamız gerekmektedir. Erkeklerin de baskısı altında olduğu düşüncelerden kurtulup özgürce davranabildiği bir ortama ihtiyaçları vardır. Ücret, iş koşulları, can güvenliği gibi bir meslek tercih edilirken bakılması gereken kriterler bütün meslek grupları için eşit ve adaletli bir hale getirilirse toplum içindeki ayrımcılıklardan kaynaklı çıkan huzursuzluklara bir nebze çözüm bulunmuş olur. Her iki cinsiyet içinde önyargı ortamı oluşturulmadan istedikleri iş imkanları verilse bu sayede alanında başarılı kişiler yetiştirmek de mümkün olabilir.