Tarihin temeli geçmişte yapılan savaşlardır düşüncesine kısmen katılmaktayım. Ne de olsa geçmişte olan bir olaydır ve bir o kadar da önemlidir. Ancak tarih dersinde bilime yer verilmiyor görüşüne karşıyım çünkü geçmişte keşfedilenler de tarihimize yazılmamış mıdır?
Öncelikle çok sayıda okuyucunun tarihte bilime yer verilmemesinin sebebini tarih dersinin sözel bir ders olmasına bağlamaktadır. Fakat bildiğimiz üzere Türkçe derslerimizde bir o kadar sözeldir ama içinde matematiksel zekayı da geliştirmektedir. Baştan, bu karşıt görüş çürütülmüştür. Tarih derslerimiz içinde geçmişi, geçmişimizi barındırmaktadır. Her tarih dersi alan öğrenci rahatlıkla ders kitaplarında sanatçılara, yazarlara yer verildiğini dile getirebilir. Hiç bir öğrenci tarih dersinin sadece savaş konularının anlatıldığını savunamaz.
Şimdi gelelim asıl sorumuza. Bilim derslerini zorunlu olarak üniversiteye kadar görmek zorundayız belki de üniversitede bile görmeye devam edeceğiz. Peki bize öğretilen bu bilgilerin içinde biz tarih dersi de görmüyor muyuz? Mesela periyodik sistemin öğretilmesi kısmında, günümüze kadar yapılan tabloları ve yapan bilim adamlarını da öğreniyoruz. Fen dersi oldukça sayısal bir ders olmasına rağmen içindeki bilgiler bizim sözel zekamızı da bir o kadar geliştirmektedir.
Sanat, Türkiye’de çok ciddiye alınan bir ders olmamasına karşın güzel sanatlar liseleri de bence amaçları dışında eğitim ve öğretim yapmaktadır. Güzel sanatlar liselerinden mezun olan her öğrencimiz birer sanatçı olmamış veya ülkemize kültür kazandıracak bir ürün ortaya sunmamıştır, hatta sanatın tarihi hakkında bildikleri de tartışmalıdır. Böyle bir okul kültüründen gelen öğrenciler tarih derslerini sanat ağırlıklı alsalar bile hiçbir değişiklik olmayacak ve öngörümce tarihe olan ilgide giderek azalacaktır. Ancak bu durumda öğrencileri suçlamak yapılması gereken en son şeydir lakin öğrenci aileleri çocuklarını sanata yatkın yetiştirmeyip ve akademik odaklı büyütmeleri ülke ve gelecek jenerasyonlarımız yani geleceklerimiz açısından oldukça sakıncalıdır.
Aldığımız tarih derslerini savaş ve geçmişte yaşadığımız olaylar üzerinden verilmesinin asıl nedeni ise tarihimizde olan önemli olayları politik, ekonomik ve toplumsal bir biçimde önümüze koymalarıdır. Tarih dersini dinleyen her öğrenci de şunu bilir ki Rönesans Dönemi sanatsal bir kalkınmadır ve Reform’dan önce gerçekleşmiştir. İşte bu örnek hem bize kronolijik bir sıralamayı hem de Rönesans’ın sanat ile alakalı olduğunu bize temel de göstermiştir.
Sizce bize şu an verilen tarih derslerinin mantıklı şekilde bir düzende olması ve böyle devam edecek olması bir tesadüf müdür? Aldığımız tarih dersleri eğer bilime yatkın olsaydı şu an aldığımız fen dersleri önemini kaybederdi. Öbür yandan aldığımız tarih dersleri sanata daha yatkın olsaydı, tarih derslerimiz oldukça sıkıcı ve boş geçerdi çünkü şu an bu kültüre sahip olmayan jenerasyon bundan 50 yıl sonra belki yavaş yavaş bu kültürü benimseyip, derslere koymaya başlar. Şu an ve önümüzdeki dönem için eğitim sisteminde verilen derslerin düzenleri oldukça kalıplaşmış ve değişime olumlu bir şekilde kapalıdır. Bizlere sunulan tarih derlseri bizlere stratejik haraket etmeyi, pratik olmayı ve nasıl tarihte uygulanıldğını sunmuştur. Böylece bize bir bütünlük sağlamıştır.