Merhaba, ben bir kahve çekirdeğiyim… Bir de bakmışsın ki güzel bir kahve olmuşum. İşte size anlatacağım da bir kahve çekirdeğinden nasıl olup da güzel bir kahveye dönüştüğüm. Neyse başlıyorum.
Ben daha yeni bir kahve çekirdeğiyken bir sürü işçi beni ağaçlardan toplayıp bir fabrikaya götürmüşlerdi. Ben sadece orda yıkanıp banyo yapacağız falan sanıyordum ama hiç de öyle değildi. Hep makinelere girip bizi dürtüyorlardı. Çok huylanıyorduk ve canımız biraz makinelerden dolayı acıyordu. Orada bir arkadaş bile buldum. Benle aynı zamanda doğmuş bir arkadaş. Onla hep birlikte olduğum için kendimi yalnız hissetmiyordum. Ta ki o güne kadar.
Bir gün artık paketlere dağıtılıp satışa çıkacaktık. Beni pakete koyarlarken arkadaşımı almadılar ve ayrı paketlere düştük. Bir kamyona bindirildik. Kamyon çok hızlı gittiği için sürekli sallanıyorduk. Ben çok üzgün ve yine kendimi yalnız hissediyordum. Paketin içinde benle arkadaş olmak isteyen bir sürü başka kahve çekirdekleri vardı ama ben arkadaşımı seviyordum ve onu bulacaktım. Kamyon durmuştu ve teker teker paketlerimiz marketteki reyonlara konuluyordu. Benim yanımdaki paket sürekli çıtırdıyordu ve rahatsız oluyordum. En son artık dayanamadım ve dönüp baktığımda arkadaşım bana el sallıyordu. Onu görünce çok sevindim ve ben de ona el salladım. Bir süre işaret diliyle konuşmaya çalıştık ve aradan bir saat geçtikten sonra müşteriler geldi. Biz yine çok korkuyorduk çünkü ya ayrı evlere gidersek belki de birbirimizi bir daha asla bulamayacaktık. Bir müşteri kahve reyonuna bakıyordu. Beni eline alıp arabasına koydu ama arkadaşımı almamıştı. Bunun üstüne arkadaşım paketini iterek yere düştü ve onu gören müşteri yerine koyacakken iki paket alsam daha iyi olur dedi, arkadaşımla aynı eve gideceğimizi biliyorduk artık. İkimizde çok mutluyduk. Müşteri uzun bir alışverişten sonra bizi eve götürdü ve aynı kaba boşalttı. Artık arkadaşımla buluşmuştuk.
Şimdi buradan kaçmaya çalışmalıydık yoksa eriyip kahve olacaktık. İkimizde kahve olmanın acı verici bir şey olmanın olduğunu düşünüyorduk. Kutuyu sallandırdık ve yere düşüp kapağı açıldı. Tam yavaşça kaçıyorduk ki ev sahibi bizi fark etti ve kahve yapıcıya koydu. İkimizde titriyorduk. Makine başlayınca kahve olmanın çok rahatlatıcı bir şey olduğunu fark ettik. Hatta uyuya kalmıştık. Uyandığımızda çoktan kahve olmuş ve bardağın içine konulmuştuk. Biliyorduk, yolun sonuydu ama yine de içildiğimizde birbirimizi bulabilirdik. Bu yüzden kendimizi yormayıp uyuyup içilmeyi bekledik.