”Bütün dünya sessizliğe büründü.Bu yardım çığlığını bir tek ben mi duyuyorum?”
Anlatacağım olay gerçektir.
Yeni yıla üç veya dört hafta vardı çok iyi hatırlıyorum .Okula gitmek için her sabah 6:45’te her zamanki gibi okul servisini bekliyordum .Aralık ayı hava soğuk kalın montuma rağmen soğuk içime işliyor.Bir an önce servisin gelmesini ve o sıcacık koltuğa kendimi bırakmayı hayal ediyorum.Hava karanlık göz gözü görmüyor.Sokak lambalarının soluk sarı rengi sadece kendini aydınlatıyor.Daha günün aydınlanmasına en az yarım saat var .Çok uzaktan gelen motor sesi servisin yaklaştığının habercisiydi .İşte tam o anda inleme ile ağlama arasında ayırt edemediğim bir ses duyduğumu sandım ya da duymuşta olabilirim emin değilim. İki dakika sonra servis önümde durdu. Kendimi o sıcak koltuğa bıraktım.Şoför, iki koltuk önümdeki Yiğit ve benden başka kimse yoktu.Bu sessizlik içinde anlamlandıramadığım bir düşünce kafamın içinde dönüp durdu.O sırada başlayan ezan sesi yeni günün habercisiydi. Servis yavaş yavaş doldu çocuk sesleri,korna sesleri içeriyi doldurdu.
Gün başlamıştı bu sesler ve yüzler içinde akşam olacaktı.Ertesi gün, gün doğmadan aynı rutinim yine başlamıştı.İnleme ve ağlama arasındaki sesi daha yakından gerçekten duydum.Artık emindim bu bir yardım çığlığıydı.Uykumu almıştım .Duyduğum ses hayal değildi.Soğuk ve karanlığın zihnimde oynadığı bir oyun olamazdı.Tam bu düşünceler içindeyken motor sesi servisimin geldiğini ve gitmem gerektiğini bana hatırlattı.Başımı koltuğa yaslarken gözlerimi kapadım ve okul dönüşü ilk iş olarak sitenin içinde etrafı kolaçan etmeye karar vermiştim bile çoktan.Akşam eve döndüğümde antrenman,dersler,ödevler derken sabahki sesi unutmuştum çoktan.
Günün sonunda yorgunluktan pestilim çıkmış olarak yatağıma uzandığımda hemen uykuya daldım.Bedenim kıpırdayacak durumda değildi.Zihnimde bir an önce uykuya dalmak için acele ediyordu. Beş dakika sonra derin uykulara çoktan dalmıştım. Aradan ne kadar zaman geçti tam çözemedim.Ama beynimin içindeki sesle uyandığımı çok iyi hatırlıyorum.Servis mi bekliyordum yoksa karanlıkta yatağımın içinde mi oturuyordum bir an gidip geldim.Sabahki duyduğum sesi aramak için el fenerini çantamın içine koydum. Sesin kaynağını mutlaka bulacaktım,kararlıydım bu sefer engel tanımayacaktım.
Alacakaranlıkda servis saatinden önce aşağıdaydım.Fenerin parlak ışığı altında kenara köşeye,araçların ve ağaçların altına bakınıp durdum.Ses kesilmişti duyamıyordum. Işığı kapatıp bekledim sadece uzun bir sessizlik vardı.Ne olmuştu nereye gitmişti bu ses yoksa sadece ben mi duymuştum yardım çığlığını hayır hayır gerçekti bulacaktım ama umarım çok geç olmamıştır.Akşam servisten koşarak indim bir avazda merdivenleri çıkıp eve vardım. Çantamı yere fırlattım ablamı çağırdım hemen gelmelisin.Kafamdaki ya da dışarıdaki sesin sahibini bulmalıyız.Yardımına ihtiyacım var.Ablam ikiletmedi.
Yolun karşısına da bakalım diyen ablamı takip ettim. Önden giden ablamın sesi ile irkildim .Ablamın durduğu yere yaklaştım gördüğüm manzara beynime,zihnime,içime,kalbime ta iliklerime kadar işledi.Yaralı anne kedi, yeni doğmuş yavrularını yatmış, emzirirken açlıktan,soğuktan hareketsiz kalmıştı.Yavruların daha gözleri açılmamıştı.Isınmak için annelerine sokulmuşlar ama belli ki …