İnsanlar, fizyolojik olarak kadın ve erkeğe ayrılmışlardır. Fakat, erkekler, her zaman kadınlardan ayrıcalıklı olmuştur. Fiziksel güç oranlarının yüksek olması, onları üstün hissettirmiştir. Bu da erkek cinsine, istedikleri her şeyi sonuçları olmadan yapabilecekleri fikrini vermiştir. Ancak gerçek şudur ki, erkek ve kadın eşit yaratılmıştır. Tabii, farklılıklarımız var ama zaten bizi eşit yapan şey farklılıklarımız. Zayıflıklarımız ve güçlü yönlerimiz. Buna rağmen, modern dünyada bile kadın olmak beli de en zor şey.
Virginia Woolf, Victoria devrinin tanınmış feminist yazarlarından biridir. Virginia, o dönemde toplum inançları yüzünden eğitimine devam edememiştir. Kendi olanaklarıyla ve babasının yardımlarıyla kendini geliştirmeyi başarmıştır. Virginia Woolf, yazılarında çoğunlukla dönemini eleştirir ve kadın haklarını savunurdu. 21. yy’de bile kadın cinayetleri, tacizleri ve kadınların haklarının ellerinden alınması sıklıkla yaşanırken, Viriginia ve o dönemde yaşayan kadınlar için “Bir kadın olarak; ülkem yok.” sözü durumu tamı tamına özetliyor.
“Kadınlar erkeklersiz hiçbir şey! Nasıl neslinizi devam ettireceksiniz? Şu an kullandığınız telefon, bilgisayar erkekler tarafından yapıldı!” Ama atladıkları şey şu ki, kadınlar tarih boyunca hep erkeklerin arkasında yaşamak zorunda kaldı. Telefonların, bilgisayarların icat edildiği zamanlarda çoğu kadının okula gitme imkanı bile yoktu. Kadınlar erken evlendiriliyor, evde yemek yapıp eşlerine hizmet etmeye zorunlu tutuluyorlardı. Erkekler, bu argümana da katılmayacaktır. “Çoğu mucidin de imkanları yoktu, evde öğrendiler! Onlar nasıl yaptı?” Doğru. Peki o zamanlarda evin kralı olarak gözüken kaç baba kızının bir şeyler icat etmesine iyi gözle bakacaktı? Kaç baba kızına finansal imkan bulmaya çalışacaktı? Kaç kadın kendi finansal gelirine sahip olmak için bir işe başvurduğunda işe alınacaktı, kaç tanesi “Kadınsın sen! Git evine yemek yap.” denilerek geri çevrilecekti? Gördüğünüz üzere, kadınların okula gitmesi bile hala bazı ülkelerde ayıp olarak görülürken, erkeklerin ve kadınların eşit derecede buluş yapmasını bekleyemeyiz.
Biraz da yakın zamana bakalım. Kadınlar şu an bilime çok daha fazla katkı sağlayabiliyor. Örnek vermek gerekirse, Burçin Mutlu Pakdil. Kendisi kadın bir ilim insanı ve yakın zamanda yeni bir galaksi keşfetti. Hem de şu an o galaksi “Burçin’in Galaksisi” olarak anılıyor.
Demek istediğim şey şu ki, kadınlar tarihin başından beri hor görülmüştür. Etrafta itilmiş, daha az insan muamelesi yapılmıştır. Bu nedenle, gerçekten de kadınlar olarak; bir ülkemiz yok. Güvenli bir bölgemiz ya da eşit haklarımız yok. İmtiyazımız yok. Bizim yaşadığımız devirde bile böyleyken, onlarca yıl öncesini düşünün. Ataerkil bir toplum olan dünyamızın büyük bir kesiminde, kadınlar hala evinde oturan, çocuk yetiştiren ev temizliği yapan insanlar olarak görülmektedir. Birçok erkek tarafından cinsel bir obje olarak görülmekte ve kendilerine hor bakılmaktadır. Neredeyse her gün yaşanan kadın cinayetleri bunun en büyük göstergelerindendir.
Kadınlar, toplumda en az erkekler kadar önemlidir. Dünyanın her tarafından kız çocukları gelecek nesillerin kahramanları olacaktır. Dünyanın iyileştiğini, insanlar bir kadına baktığında onu bir obje olarak görmek yerine o noktaya gelene kadar yaşadıkları şeyleri bilip saygı duunca anlayacağız.