Kadının Yeri Ev Değil, Okuldur!

Günümüzde insanlar artık birbirlerinin haklarını önemsemez hale geldi. İnsan Hakları’nı insanlar sadece kendi hakları olarak düşünüyorlar ve bu hakları aslında kendilerine göre yazıp, çiziyorlar. E bu durumda da İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni hiçe saymış oluyorlar. Bu zamanlarda, bu hakların içerisinde en çok hiçe sayılan konu ise kadınların eğitim haklarının ellerinden alınmasıdır.

Geçmişten bu yana bize sürekli “Erkek çalışır, kadın ise evine bakar.” gibi iğrenç cümleleri kakalamaya ve beynimize yerleştirmeye çalışıyorlar. Ve biz millet olarak bize ne denirse hemen onayladığımız, sorgulamadığımız için hemen inanıyoruz. Ama şunu unutuyorlar ki bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özellik bir şeyleri sorgulayıp bunu anlayabilmemizdir. Fakat ben, bunu yapmayan insanların bir vasıflarının olduğunu düşünmüyorum. Mesela neden erkek para kazanırken, kadın evde bir başkasının pisliklerini temizlemeye uğraşsın ki? Her insan bir başkası olmadan yaşayabilmeli. Bakın, özel durumu olan insanlardan bahsetmiyorum. Benim burada bahsetmek istediğim şey bir erkek hem çalışıp hem kendi arkasını toplamalı, aynı zamanda ise bir kadın hem çalışıp hem kendi arkasını toplamalı. “Kadınlar okuyamaz, eşi bakar onlara. Karşı cinsle aynı yerde çalışamaz.” diyen bir cahil, aslında kendisinin ne kadar pis zihniyetli olduğunu da gösteriyor. Çünkü insanın kendisi ne yaparsa karşı tarafın da böyle yapacağını düşünürmüş. Bu insanların asıl problemi bence hayatı boyunca özgüvensiz, yetersiz, gereksiz hissetmeleri. Çünkü bunlar boş olduklarını düşündükleri için kendilerini bu şekilde avutuyorlar. “Ben karıma bakarım, karım okuyamaz!” eee yani ne oldu şimdi sen adam mı oldun, kıyamam(!). Bu arada ben bunu sadece bu tarzda düşünen “Erkekler(!)” için söylemiyorum. Bazı “Kadınlar(!)” da var ki aynı şeyleri söylüyor. Bunların da genel problemi aynı aslında; yine bir özgüvensizlik, yetersizlik, milletin baskılarından dolayı onaylanmama korkusu… E durum böyle olunca da sırf işte millete yaranabilmek adına ya da eşine falan yaranabilmek adına kendilerini koca bir hiç olarak sayıyorlar.

     Tabii, ben eğer ülkenin başında olsaydım birçok kanun ya da yasa getirirdim. İlk olarak her erkek ya da kadın üniversite bitirmek zorunda olurdu. Eğer ki liseyi bitirip de bir iş yapıyorsa bu bir problem olmazdı. Tabii ki, bu bahsettiğim kanunlar özel durumu olanlar dışında geçerli olurdu. İkinci olarak, bu iğrenç görüşü savunan ve kadınların okumasına itirazı olan kişilere ağır yaptırımlar uygulardım. Bu kişilerin hepsini bulabilmek için de elimden gelen her şeyi yapardım. Üçüncü olarak, kadın ya da erkek fark etmeksizin gerekli yardımlarda bulunur ve onların okuyabilmeleri adına elimden gelenin en iyisini yapardım. Son olarak ise farkındalık için gerekli seminerler düzenler, halkla buluşur, onlara doğruyu ve onların yanında olduğumu gösterirdim.

Belki bazılarınız “Feminist, duyar kasıyor.” diyebilir. Hepimizin bildiği üzere bunları diyen cahiller var. İlk olarak şunu söylemek isterim ki Feminizm, cinsiyet ayrımcılığının yanlışlığını yani kadın ve erkek eşitliğini savunur. İkinci olarak, sizin bahsettiğiniz “Feminazi”dir. Feminazi, kadınların erkeklerden üstün olduğunu savunur. Aslında ikisi arasında isim benzerliği olsa da, anlamları da bir o kadar farklı. Üçüncü olarak, biz duyar kasmıyoruz; siz yine her zamanki gibi düşünme yetinizi (varsa tabii) kullanmadığınızdan dolayı bunun bir sorun olduğunu ve insanların doğruları söylediğini algılayamıyorsunuz.

Şunu unutmayın ki “KADININ YERİ EV DEĞİL, OKULDUR!”. Ve son olarak Atatürk’ün şu sözleriyle yazımı bitirmek istiyorum: “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”.

 

(Visited 13 times, 1 visits today)