Kaçmak ya da Yakalanmak

Çok uyumak kaçmaktır, uyumamaksa yakalanmak demişti Freud. Bu ne demek? İnsanlar uymazsa neye yakalanırlar? Bence insanlar uyumazlarsa kendilerine, kendi hayal dünyalarına ve fikirlerine yakalanırlar. İçinden çıkılamayacak kadar fazla fikir. Peki, çok uyurlarsa neyden kaçmış olurlar? Kendi gerçek fikirlerinden. İnsan beyninin üretebileceği yaratıcılıklardan olabildiğince kaçınmış olurlar. Kendi olduklarından daha ileriye adım atma fırsatını kaçırmış olurlar. Her ikisinin de bir noktada insana zararı olabiliyor tabi. 
 
 
Dünyamızda yapılan birçok yeniliği, bu yenilikleri yapan değerli insanları düşünelim. Bu insanlar ne tür bir yol izleyerek çalışmalarını sürdürdüler? Konumuzu en çok ilgilendiren kısmı, ne kadar uyudular?  Bu insanların çoğunluğu gece neredeyse h uyumayıp, normalde uyudukları saatleri çalışmalarına ayırdılar. Yani kendi ürettikleri fikirlere yakalanmış oldular. Sadece bir konuda yenilik ya da çalışma yapmaya gerek yok bu konuyu tartışabilmek için. Herhangi bir sıkıntımız olduğunda yapmamız gereken en dru davranış ne olabilir? Kendimden örnek verecek olursam ben bir sıkıntım olduğunda bu sıkıntıyı çözmek için, çözebilmek için elimden gelen bir şey yoksa da bu sıkıntıyı en aza indirebilmek için, oturur ve bu sıkıntıyı nasıl giderebilirim diye uzun uzun ve her ihtimalleri göze alarak düşünürüm. Düşünmek bence tüm insanlar için çok önemli. İnsanlar neredeyse yaptığı her şeyi düşünerek yaparlar, düşünmeden hareket ettiklerinde ise çoğunlukla hayal kırıklığına uğrarlar. Sıkıntılarımızı zamanında düşünebilip hallettiğimizde, bu düşünceleri bekletmemiş yani uyutmamış oluruz. Bu düşüncelerden kaçmamış oluruz hatta tam tersine, bu düşüncelere yakalanmış olduğumuz için çözüme daha hızlı ulaşırız. Bir konudaki düşüncelerimize yakalanmamız doğru zamanda olduysa bu bizim için yararlı olacaktır. Fakat bunları olabildiğince uyutup, kaçtıktan sonra illaki artık bir çıkmaz sokağa varacağız ve bu düşüncelere yakalanmış olacağız. Demek istediğim, insanlar herhangi bir konuda genelde kendilerine iki tane seçenek verir: kaçmak ya da üzerine gitmek/yakalanmak. İnsanlar genellikle üzgün olduğunda daha çok uyuma eğiliminde bulunurlar. Aslında bu bir bakıma güzel bir şey. Çözüme ulaşma sürecine geldiğinde daha sağlıklı düşünebilmeni sağlar. Ama eğer bu durum çok abartılırsa, yani çok uyunursa, bu durum artık sıkıntılardan kaçmak için yapılan bir harekete döner. Hatta insanların psikolojilerini bile kötü etkiler. Çok fazla düşüncelerden kaçmak demek, sağlıklı düşünebilmeyi unutmak demek. Ama eğer tam tersini yapıp bu düşüncelere dalarsan, kendi düşüncelerine daha çok fırsatın olduğu için yeni fikirler bulmaya daha yatkın olursun. Kendi fikirlerine, kendi düşüncelerine, kendine yakalanmış olursun.  
 
Bu iki en büyük ihtimali düşündük. Peki başka bir ihtimal yok mu? Bence en kötü ihtimal bu saydıklarımızın dışında. Kaçılacak ya da yakalanılacak bir durumun olmaması. Bence bu durum genelde cahillikten kaynaklanılır. Çünkü bir insanın hayatında her zaman bir sürü şey olmak zorunda. Hiçbir şey olmadan hayatın ilerlemesi olanaksız. Ama cahil insanların çoğu, her zaman kendilerinin doğruyu bildiklerini sanarlar. Hatta başkaları onların yanlışını düzeltmeye çalıştıklarında anlamazlar. Çünkü onlar o kadar bilmezler, sağlıklı düşünmeye çalışmazlar. Az bildikleri için onlar için bir düşüncenin doğrusu ya da yanlışı yoktur, yalnızca kendi bildikleri vardır. Bu insanlar ne kaçmaya ne de yakalanmaya çalışırlar. Uykularında düşünebilecekleri pek bir sıkıntıları da yoktur. Burada Gorki’nin dediğini doğrulamış oluyorum: “Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun. 

(Visited 56 times, 1 visits today)