Ben Salı günü yeni bir arkadaş edindim. Adı Alin’di. Çok komik bir arkadaştı. Bir gün okul çıkışında beklemek için kantine gittik. Ben oraya artık para teşkilatı diyordum. Yanımda Alin dışında Alya da vardı. Hiç birimizin annesi henüz gelmemişti. Ayrıca hiç de paramız yoktu ve ben teşkilattan saklanıyordum çünkü borcumu ödememiştim. Alin “çalalım mı?” dedi. “Olur” dedik. Hemen tuğlaların önüne saklandık.
Alin bir kadın gördü, kadının elinde popkek vardı. Alin bir tane almak için oraya gitti. Kadın ona kek vermedi sonra Alin ürkütücü bir sesle şöyle dedi: “komşu komşunun külüne muhtaçtır.” Kadında bir süre bakıp “İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir.” Biz şaşkınlıkla olan biteni izlerken Alin devam etti “Üzüm üzüme baka baka kararır.” Kadından hemen cevap geldi “Güneş girmeyen eve doktor girer.” “Damlaya damlaya göl olur.” Kadın; ”Ev alma komşu al” Alin; “Sakla samanı gelir zamanı.” Biz içimizden “amma da atasözü biliyorlarmış” diye düşünürken Alin gülerek “Besle kargayı oysun gözünü” deyince kadın da gülmeye başladı. Biz bu olan bitene hiçbir anlam veremeden kocaman gözlerle Alin’in elinde popkekle bize doğru yürüyüşünü izledik. Ama yüzündeki zafer ifadesi yok oluvermişti. Kek ısırılmıştı.
En son hepimiz umudumuzu yitirip bir masaya oturduk. Alya çantasını karıştırırken bir mucize gerçekleşti. Tam on lira para buldu. Koşarak on liraya bir kaşarlı tost ve gong aldık. Bunları paylaşıp yemeye başladık. Alya gülerek “Sakla samanı gelir zamanı” deyince hepimiz kahkahalarla gülmeye başladık. Ama kimse neden bu kadar güldüğümüzü anlamadı.