”Çok uyumak kaçmaktır, uyumamaksa yakalanmak.” demiştir Freud. Çok haklıdır bu sözünde aslında. Eğer bir şey seni üzüyorsa ya da çok kızdıysan belki de hiçbir şey yapmak istemiyorsan hemen uykuya sarılırsın. Çünkü bilirsin ki uyurken sana kimse bulaşamaz. Sen yalnızsındır uyurken, rüyanda gördüğün kişiler dışında kimseyi görmez, kimseyle konuşmazsın. Bu üzüntü ve sıkıntılardan kaçmanın en kolay yoludur uyumak. Tabii ki uyumak sadece üzüntülerden kaçış değildir, vücudumuzun bir ihtiyacıdır yaşamak için ve hayatının her anını düzenleyen insanlar için de uyku bir kaçıştır. Bütün hayatı planlı ve düzenli olduğu için tek boş zamanı uykudur o insanların. Bu konu hakkında Max Horkheimer’in bir sözü vardır. Der ki:Uyku saatlerimiz dışındaki her anımız fazlaca düzenlenmekte olduğu için asıl kaçış uyumak ya da delirmekle mümkün olabilir. Bu söz de bahsetmekte olduğum durumu fazlaca iyi açıklar bence.
Şimdi biraz da uyumamaktan bahsedelim. Sizce bütün bir gece boyunca uyumazsak ne olur? Bütün bir gece boyunca Güneş ilk ışıklarını sökene kadar bütün düşünceleriniz, kırgınlıklarınız aklınızı kemirip durur. Freud belki de bu yüzden uyumamayı kaçmaya benzetmiştir. Pişmanlıklarımız,kırgınlıklarımız geldikçe aklımıza o kırıldığımız andaki duyguların aynısını tekrardan yaşarız. Her ne kadar o duygulardan, o anlardan kaçmak istesek de bir pençe gibi yakalarlar geceleri bizi uyumadığımızda. Ve birazdan anlatacağım olay hemen hemen hepimizin başına gelmiştir, bir kavga ya da tartışmadan sonra gecelerin o tartışmayı düşünürken o anda dilimizden dökemediğimiz sözler ya da aklımıza gelmeyen laflar gelir o aklımıza. Ve belki de kendimize sinir oluruz o zaman o laflar neden aklımıza gelmedi diye. Pişmanlık duyarız söylemediğimiz için ama iş işten geçmiştir artık. Gecenin öyle bir büyüsü vardır ki sanki karanlık çöktüğü andan itibaren düşünceler tek tek gelmeye başlar aklımıza. Ben bu olaya uykusuzluğun büyüsü diyorum. Ama kesinlikle iyi bir büyü değil.
İnsanların bir kısmı da az bilen, bilgi birikimi az olan kişilerin çok uyuduğunu söylerler. Buna istinaden derler ki eğer bir insanın tecrübesi azsa ve az kitap okuyorsa bu insan az şey biliyor demektir. Eğer insanın kafasını az şey kurcalıyorsa bilin ki o insan geceleri mışıl mışıl uyuyordur. Uyumasına engel olacak, geceleri aklına takılacak bir şey yok ki. İşte bu yüzden bazı insanlar cahil olmaya özeniyor çünkü onların kafalarını o kadar çok şey kurcalıyor ki hayatlarında o kadar şeyle meşgul oluyorlar ki bir an bile olsa kafalarını boşaltmak istiyorlar. Ama onların kafalarından göndermek istedikleri bilgiler aslında o kadar değerli ki… Ünlü bir düşünürün bu konu hakkındaki sözüyle bitirmek istiyorum yazımı ”Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun.”