Gözlerini yavaş yavaş yeni bir güne açtı çöplükte yaşayan adam. Her zamanki gibi sırtı ağrıyordu ve genellikle olduğundan daha kötü kokuyordu. Ayağa kalktığı zaman kötü kokunun sebebinin yatarken kırdığı çürük yumurta olduğunu fark etti. Eski püskü kıyafetlerine bulaşmış çürük yumurtayı silmek için gözü bir şeyler aramaya başladı. Kendi yakınlarında bir şey bulamayınca nispeten temiz bir kumaş parçası bulmak umuduyla kıyafetlerin bulunduğu çöp yığınına yöneldi.
Kıyafetleri karıştırırken içeride hareket eden bir şey olduğunu fark edince kontrol etmeye karar verdi. Elini uzatıp aniden kıyafeti kaldırınca içinden fırlayan fare yüzünden sırtüstü yere düştü. Zaten önceden ağrıyan beli sanki kırılmış gibiydi, acı içinde bir süre yerde kıvrandı. Birkaç kez doğrulmayı denedikten sonra başaramayacağını anlayıp eline ilk aldığı yırtık kıyafetle tepedeki güneşi engellemek için yüzünü örttü ve bir süreliğine dinlenmeye karar verdi. Ne de olsa her gün uyuduğu yer de orasıydı.
Yüzünü bir kıyafetle örtmüş olsa da parlak bir şeyden yansıyan ışık yüzünden uykusu bölünen adam, rahatsız bir şekilde doğrulabilmeyi başardı. İlk başta ayağa kalkmakta zorlansa da daha sonradan alışmaya başladı. Yüzüne güneşi yansıtan şeye baktığında ise çok lüks, çöplükte bulunmaması gereken uzun ve geniş bir boy aynası gördü. Hoşuna gitmiş olmalı ki aynayı genellikle bulunduğu yere götürdü. Uzun süredir bu kadar temiz ve lüks bir ayna görmediğinden bir süre aynayı inceledi. Altınla kaplı kenarlarının üstündeki küçük taşlar, köşelerinde bulunan küçük aslan figürleri bu aynanın çok pahalı bir ayna olduğunu belli ediyordu. Aynaya bir süre daha baktığında ise kendine benzeyen bir adam görmeye başladı. Aynadaki adam kendisinin neredeyse aynısıydı aralarındaki fark ise giyim kuşamı, saçı, sakalı ve temizliğiydi. Uzun uzun aynaya baktı ve “Sen kimsin?” diye sordu kendine aynadan bir cevap alacağını düşünmeden. Aynadaki adam ise “Ben senim, aramızdaki tek fark ise benim herhangi bir bağımlılığım yok.” diye cevap verdi. Çöplükte yaşayan adam tam ağzını açıp konuşmayı devam ettirecekken aynadaki adam “Zamanında senin gibi alkol ile bütünleşip bütün paramı kumarda yemedim. Evimi, arabamı hatta çocuklarım için biriktirdiğim parayı kaybetmedim. Kumarda harcadığım zamanı ve sarhoş bir şekilde sokaklarda geçirdiğim zamanı ailemle geçirdiğim için ailem tarafından terk edilmedim.” diye devam etti. Bunları duyup bir şey diyemeyen adamın gözleri doldu, tam ağzını açıp cevap verecekken aynadaki adam tekrardan konuşmaya başladı. Bu sefer de ne kadar büyük bir hata yaptığından bahsetmeye başladı, kendi hayatını adamın hayatına kıyasla sanki bir cennet gibi, adamın yüzüne vururcasına anlattı.
Bunların üzerine bir taşla aynayı kıran adam çürük yumurtayı bile temizleyemeden kalktığı yere yattı. Koluyla gözlerini kapattığı vakit gözünden bir damla yaş aktı. Kimse ağladığını görmesin diye eski zamanlardan kalma bir alışkanlığıydı bu. Ağzından sadece “Üzgünüm…” lafı çıkıyordu, birkaç kez tekrar ettikten sonra kendini toparlamaya çalıştı. Sonuçta kaçırdığı bu hayat fırsatının da üstesinden gelmesi lazımdı, tıpkı kaçırdığı diğer fırsatlar gibi.