Güneşin doğuşuyla kalkışım bir oldu, yataktan yavaş yavaş çıkarken elim başucumdaki telefona kaydı. İnternetsiz hayat başlayalı bir seneden fazla olmuştu fakat ben her sabah aynı umutla ekranın üstündeki Wi-Fi sembolüne bakıyordum. Bir umut internet gelmiştir, bir umut eski rutinime geri dönerim diye. Umutsuzlukla içimi çekerek kendimi aynanın önüne sürükledim. Aynadaki yansımamla bakışırken aklıma dağ gibi birikmiş ödevlerim geldi. İnternet gittiğinden beri normalde kolayca tamamladığım ödevlerimi yapmak artık adeta bir işkenceydi. Bilmediğim veya yapamadığım ödevlerimde internete başvurur ve kolayca sonuca ulaşırdım ama maalesef bu günümüzde mümkün değildi. İnternetin ilk olmadığını öğrendiğimde bu haber gözümü o kadar da korkutmamıştı. Ancak şuan anlıyorum ki yanılmışım. Daldığım düşüncelerimle beraber ödevlerime başlamam gerektiğine kara verdim, ve hayal dünyamdan koparak masama doğru ilerledim.
Ödevlerimin arasından gözüme çarpan, araştırma ödevime başlamaya karar verdim. İlk başta telefonumu elime aldım ve internette araştırmaya yeltendim, karşıma çıkan internete bağlanılamıyor yazısı yüzüme soğuk su gibi çarparken araştırma ödevini tamalamak için ansiklopediye ihtiyacım olacağına kanaat getirdim. Sıcacık evimin koridorundan geçerek calışma odasına vardım. Tozlu kitapların arasından ansiklopediyi ararken gözüm internet ilk gittiğinde büyük bir hevesle başladığım ama asla bitiremediğim projelere takıldı. Elbette herkesin başına gelmiştir, o anın motivasyonuyla başlanan ama bir kaç gün sonra anlamını yitiren gereksiz projelerin evin en ıssız köşelerinde unutulmaya devam edilişi. Geçmişin derinlerindeki yolculuğumda oyalandığımı fark ettim ve yıpranmış kitapları taramaya devam ettim. Kısa bir süre sonra ansiklopedyi buldum, üstündeki birikmiş tozları silerken bir yandan da bu kitabın barındırdığı anıları düşünmeden edemedim. İnternet gittiğinden beri kendimi gözlemlemek için bolca vaktim vardı ve ister istemez her seyi merak ediyor, sorguluyordum. Adeta bir ağırlık gibi olan ansiklopediyi masayı bırakırken çıkan yüksek sesle düşüncelerimi toparladım, araştırmam gereken konu hayvanların yaşam tarzları hakkındaydı. Bu konu hakkında çok bir bilgim olmadığından karşıma çıkacak yeni bilgilerle tanışmak için can atıyordum. Ellerimi sayfaların üzerinden gezdirirken kitap sayfalarının verdiği o huzur hissini özlediğimi fark ettim. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım bir kaç yorucu ama aynı zamanda eğlenceli saatlerin sonunda araştırma ödevimi bitirmiştim. İçimde hem ödevimi bitirmenin zaferi hem de öğrendiğim yeni bilgilerin sevinciyle, sosyal medyada bir paylaşım yapmak için elimi telefonuma uzatmamla bunun mümkün olmadığını hatırlamam bir oldu. Bazen içimde oluşan o boşluk hissine yer vermeden edemiyorum fakat günün sonunda o boşluğa rağmen daha mutlu olduğumu fark ettim. Artık kendimi sosyal medyadaki insanlarla karşılaştırmıyorum ve her sabah bunun huzuruyla kalkıp, bunun sevinciyle yatıyorum.
Günün sonunda hayat benim için çok daha zevkli bir hala gelmişti. Yaptığım her şeyi kendim için yapıyorum, sosyal medyadan bir takdir beklemiyorum. Bunun yanında kendimi daha iyi tanımaya başladığımı da fark ettim. Kendimi sosyal medyada aldığım beğeni sayılarına odaklamak yerine her kitap açtığımda içime dolan sıcacık hislere odaklıyorum. Artık her anın içinde ve hayatın hisleriyle yaşıyorum.