Einstein’ın kendisi, göreliliği açıklamak için günlük deneyimlerimizle uyşan basit bir benzetme yapmıştır.İsterseniz elinizi bir dakikalığına sıcak bir fırının içine koyduğunuzu hayal edin. Saniyeler yavaşça geçiyor, ısı hissettilçe her an sonsuzluk hissine dönüşüyor. Zaman, her saniyesi acı verici derecede ağır bir tempoda ilerliyor gibi görünür.
Şimdi bunu Einstein’ın örneğindeki gibi sevdiğiniz biriyle geçireceğiniz bir saatle karşılaştırın. Bu senaryoda zaman oldukça farklı davranır. Sadece altmış dakika olması gereken süre zahmetsizce, neredeyse fark edilmeden akıp gider. Siz farkına bile varmadan, bir saat çabucak geçer ve geride sadece gülüşmelerin ve sohbetin kısacık bir anısını bırakır.
Bu konuya başka bir örnek vermek istersek iki astronot düşünelim, astronotlardan bir uzay aracında ışık hızına yakın bir hızla seyahat Dünya’da kalsın. Einstein’ın görelilik teorisi nedeniyle zaman ilk astronot için ikinci astronota kıyasla daha yavaş geçiyor gibi görünür. Örneğin, eğer birinci astronot Dünya’dan bir yıllık bir yolculuğa çıkıp geri dönerse, sadece bir yıl yaşar, ancak geri döndüğünde ikinci astronot onun için çok daha fazla yıl geçtiğini fark eder. Bu örnek ile zamanın aslında göreceli bir kavram olduğunu anlayabiliriz.
Özünde görelilik, zamanın sabit ve mutlak bir varlık olmadığını, aksine akışkan ve öznel bir deneyim olduğunu belirtir. Zamanın geçişinin tüm gözlemciler için aynı olmadığını, bunun yerine davranışlarımız ve haraketlerimiz gibi faktörlere bağlı olduğunu ileri sürer.
Einstein’ın benzetmesi, fırının sıcaklığı, zaman algımızın uzadığı bir durumu temsil eder. Benzer şekilde, derin sevinç veya rahatsızlık anları zaman algımızı esneterek saniyelerin dakikalar veya dakikaların saatler gibi hissedilmesine neden olabilir. Tersine, mutluluk ve memnuniyet anları zamanın buharlaşmasına ve daha fazlasını arzulamamıza neden olabilir. Sanki zamanın dokusu duygularımızın gücüne göre eğilip bükülür, her geçen anla birlikte gerilir ve sıkışır.
Olaya biraz daha bilimsel bir çerçeveden bakmak istersek kara deliklere göz atabiliriz . Yerçekiminin son derece güçlü olduğu bir kara deliğin olay ufkunun yakınında, zaman genişlemesi aşırı hale gelir. Kara deliğin kenarına yaklaşan bir nesne için zaman büyük ölçüde yavaşlıyor gibi görünür. Dışarıdan bakan bir gözlemci için sadece saniyeler gibi görünen zaman, kara deliğin uçurumuna düşen bir nesne için yüzyıllara dönüşebilir.
Bir dahaki sefere kendinizi sabırsızlıkla zamanın geçmesini beklerken ya da kısacık bir mutluluk anına değer verirken bulduğunuzda, Einstein’ın sözlerini hatırlayın ve zamanın göreceliğini aklınıza getirin. Çünkü zaman, deneyimlerimizin ve algılarımızın isteklerine göre bükülen ve esneyen bir yol arkadaşıdır.