Ben çöplerde yaşayan masum bir çocuktum. Ama her şey değişti ve sadece birkaç günde. 3 erkek kardeşimle beraber sizin değişinizle çöpçüydük .Ailemizi küçük yaşta kaybettik. Neyse kardeşlerim ile beraber buradan ekmek paramızı kazanıyorduk ve bir çok eşyamız buradandı. Ben en büyükleriydim. Çoğunlukla onlar birlikte oyun oynarken ben ve kuzenlerimle işimizi yapardık. Herkes gibi belki de bir evimiz yoktu ama bir şekilde mutlu oluyorduk. Orayı çok kötüleyemezdim çünkü giydiğimiz kıyafetler, kafamdaki şapkaya kadar her şeyi bura sayesinde kazandık. Bir gün çok ümitsiz ve yorgun bir anımda yine çalışırken. En küçük kardeşim yanıma ağlayarak geldi. Ne oldu diye sordum ve bana “Herkes bizimle bu durumda olduğumuz için dalga geçiyor “dedi. Bir an gözlerim doldu. Ve ona sesim çıkmıyormuşçasına “Bir gün biz de olacağız” dedim .Küçük kardeşim ”Onlar gibi mutlu, zengin ve her istediği şıp diye olan biri olmamız imkansız” dedi. Ve koşarcasına uzaklaştı. Aslında ben de kendime dediğim şeye inanmıyordum. Ama benim ona güç vermem gerekiyordu, bu yüzden kendimi toparladım ve o eski, yırtık pırtık koltuğa oturdum ve uyudum.
Sabah kalktım ve yine işe koyuldum. Uykulu bir şekilde işimi yaparken birden ayaklarımın altında ağzına kadar dolu bir cüzdan ve bir kimlik kartı gördüm. İçindekiler çok eskiydi hiçbir yazı belirgin değildi ve anlaşılmıyordu. Ama tek net gözüken fotoğrafı ve yaşıydı.45 yaşındaydı ve biraz kurcaladığımda içinde 6-7 yaşlarında iki kız çocuğun vesikalık resimleri vardı. Ama benim en çok ilgimi çeken ağzına kadar dolu o cüzdanın içindeki neredeyse iki yüz bin lira paraydı. Çok zengin olmalıydı. Ama onları alamazdım, çünkü benim değildi. Onu kardeşlerime ve kuzenlerime söylemedim çünkü onlara söyleseydim onlar hemen heyecanlanır ve o parayı almaya kalkarlardı. Araştırdım ve o adamın bilgilerine kadar her şeyi bir şekilde buldum. Adamın iki tane 5-6 yaşında kızı varmış. Onların kapısına gittim ve olayları tek tek anlatarak parayı ve aslında onun olan her şeyi ona teslim ettim. Adam bana baktı ve bu zamanlarda senin gibi iyi biri az bulunur dedi. Bu lafına mutlu olmuştum. Bana gülümsedi ve “Bu para senin hakkın, senin yerinde olan birisi bu parayı alıp kaçmıştı bile ama sen o parayı bana sapasağlam getirdin, önemli olan içinin güzelliği bu yüzden sen al” dedi. Ama kabul etmedim. Bana tekrardan “Bak küçük hanım, benim iki tane kızım var ve yeterince durumumuz iyi ama sen bu iyiliği yaptın ve bu durumdayken hala kaşındaki insanı düşündün, yani bu para senin” hakkın dedi. Küçük kardeşimin o sözü aklıma geldi ve o parayı alıp, binlerce kez teşekkür edip oradan ayrıldım. Mutluydum çünkü artık ezilmeyeceğiz ve eğitim görebileceğiz diye çok sevindim. Olanları kardeşlerime anlattım ve küçük kardeşimin yüzüne bakarak” imkansız mı bir daha düşün istersen” dedim ve küçük bir gülümseme geldi yüzüme.
Şu an o amca sayesinde kardeşlerim okuyor ve ben de işe gidiyorum. Tabi ki hepsi o paradan dolayı olmadı. O parayla yemek, giyecek ve okul masraflarını ödedik. Şu an diğer insanlar gibi yırtık pırtık değil, düzenli ve düzgün bir şekilde giyiniyoruz. Ve insanlar bizi hem aralarına hem de işe ve ya okula alıyorlar. Bu yüzden para kazanabiliyoruz.
Aslında benim hikayemden çıkardığınız ders “Her ne olursa olsun insanlara iyilik yapman bir çok zaman hem senin hem de karşındaki insan için iyi olacak. Belki de benim gibi hayatın birkaç günde güzelleşecek ve değişecek.”