İyi bir film ne zaman başlar?

Filmlerin çoğu gerçek hayattan esinlenir. Filmler aslında gerçek hayatın sinematik evrene taşınmasıdır. Peki, süper kahramanlar, canavarlar ve korku filmlerinde gördüğümüz çoğu gerçek dışı şeyler nedir diye sorabilirsiniz? Kanaatimize göre onlar insanoğlunun korkularının ve hayallerinin izleyicilere daha sinematik bir halde sunulmasıdır, ama bir bakıma onlar da gerçekten esinlenmiştir. “İyi bir filmin kusurları olması gerekir. Hayat gibi, insanlar gibi.” Federico Fellini bence bu sözünde sinemanın insana ne kadar yakınlaşırsa o kadar gerçek olacağını ve filmden daha çok etkileneceklerini kastetmiştir. Peki, filmler gerçek hayattan, insanlardan esinlenilebiliyorsa izleyen kişi bir filmden esinlenebilir mi?

Düşünce tarzı insanın çevresinden etkilenerek gelişen bir şeydir. Dolayısıyla filmler de etkiler. Mesela Türkiye’de çekilen filmlerin temel bir işleyiş tarzı vardır ve genellikle hepsinin açılışında kuş bakışı olarak İstanbul gibi turistik yerlerin gösterilmesidir. Bunu turizme katkı sağlasın diye yaparlar ve bazen ne kadar saçma gelse de işe yarar bir yöntemdir. Çünkü bunu bilinçaltımıza işlerler. Andrei Tarkovsky ‘’ Sık sık sanıldığının aksine, sanatın işlevsel belirlenimi, düşünmeyi teşvik etmek, bir düşünce iletmek ya da bir örnek oluşturmak değildir. Hayır, sanatın amacı daha çok, insanı ölüme hazırlamak, onu iç dünyasının en gizli köşesinden vurmaktır.” demiştir. Bir film bazen istemsizce iç dünyamızı etkiler, çok arkada kalmış duygularımızı harekete geçirir, bazen bir film kapandı sandığımız yaralarımızın hala açık olduğunu fark etmemizi sağlar.  Ayrıca, hayata farklı açıdan bakmamızı sağlar. Sonuçta ‘’sinema, duygular, düşler ve içgüdü dünyalarını anlatmak için en iyi araçtır’’.

Ancak bütün hayatımızı filmlere göre şekillendiremeyiz. Bazen gerekçesi ne kadar iyi olursa olsun hoş karşılanmaması ve örnek alınmaması gereken davranışlar olur. Türk halkı olarak sinematik evrenden çok etkilendiğimizi düşünüyorum. Örnek vermek gerekirse, bir Türk dizisinde ölen karakterlerden birisi için büyük bir topluluk cenaze namazı kılarak boş tabut gömmüşlerdi. Ancak bu konuda çoğu zaman gereksiz önlemler alındığını kabul etmek gerekir. Mesela sırf şiddet içerdiği için bir film iptal edilmemeli, başına gerekli uyarılar konularak sorun çözülmelidir. Quentin Tarantino bu tür bir filmi çok eleştiri alınca ‘’…  Şiddet içeren filmler çocukları zorba yapmaz’’ demişti ve gayet haklıydı. Gerçek hayattaki bariz olayları sinematik evrende sakınmalarını çok yanlış buluyorum.

Elbette her filme göre hayatımızı ve ya düşünce tarzımızı şekillendirmemeliyiz. Ama bu demek değil ki izlediğimiz hiçbir filmden ilham almayalım. İyi bir film insanın düşünce tarzını değiştirme gücüne sahip olabilir. Yazımızı, yönetmen Jacques Tati’nin bir sözüyle sonlandırmak isterim;

“Ben istiyorum ki; film, siz sinema salonunu terk ettikten sonra başlasın.”

(Visited 42 times, 1 visits today)