Braveheart/Cesur Yürek
1995 yapımı olan Braveherat, 10 dalda Oscar adaylığından yapım, görüntü yönetimi, yönetim, efekt, makyaj ve en iyi film dallarında Oscar kazandı.
İkinci kez yönetmen koltuğuna oturan Mel Gibson, İskoçyalı savaşçı William Wallace‘ı canlandırmıştır.
Konusu
M.S. 1280 yılında, Uzunbacaklı lakaplı Edward, İskoçya’nın çoğunu işgal eder. İskoçya İngilizlerin istilası altındadır. William’ın babası ve abisi ilk karşılaşmada öldürülür. Amcası William’ı alıp uzaklara götürür, eğitim verir, yetiştirir. Yıllar sonra genç William çiftçi olma ,aile kurma ve sakin bir hayat yaşama hayaliyle geri döner. Çocukluk aşkı Murron’a sevgisi devam eder. Çocukken verdiği gülü kurutup sakladığını gösterir ve bu gülü Murron’a verir. Primoe Noctis yasası (ilk gece hakkı) yüzünden gizlice evlenirler. İngiliz askerleri Murron’a tecavüz etmeye kalkar ve William onlara saldırır. Murron’u ata binip kaçmasını sağlamaya çalışırken Murron yakalanır ve şerif tarafından boğazı kesilir. Bunun üzerine William, diğer İskoçlarla bir araya gelerek garnizona saldırır ve şerifin boğazını keser.
İlk ayaklanma hareketi sevdiği kadının öldürülmesiyle başlamıştır ve devamı gelecektir.
Your heart is free, have the courage to follow it.
(Kalbin özgürdür, onu takip edecek cesaretin olsun)
William ve beraberindekilerin İngiliz askerlerinin üniformalarını giyerek bir İngiliz kalesini yakmalarıyla büyür ayaklanma ve diğer İskoçlar ondan güç ve cesaret alır. William’ın adı ağızdan ağıza dolanır. Stirling’de İngilizlerle karşı karşıya gelir ve kazanır. Başarısı için şövalye unvanı verilir. Ardından York’u işgal eder ve bu ordu için büyük bir adım, İngilizler için ise büyük bir tehdittir. Bir sonraki savaşta soyluların desteğine ihtiyaçları vardır ama ‘’Falkirk’’ savaşında iki soylu ve hanedanları alanı terk eder, mağlubiyet yakındır ve William Uzunbacak’ı takip eder. Onu koruyanlardan biri İskoçya tahtının varisi Bruce olduğunu öğrenir ama hayatını bağışlar aynı şekilde Bruce da elinde şans varken onu öldürmez ve yaralı William’ın kaçmasına yardım eder.
William, ona ihanet eden iki soyluyu öldürür. Yine kendisine yardım eden Uzunbacak’ın Fransız gelini Isabelle’yla bir gece birlikte olur ve sonrasında Isabelle hamile kalır.
Bruce , William‘a ihanetinden sonra kendine sinirlenir ve pişman olur. Bruce, William’ı Edinburg’a çağırır ve William bu teklifi kabul eder. Ama babasının emriyle askerler William’ı esir alırlar ve Uzunbacak’a teslim ederler. Bruce babasını reddeder ve öfkeden çılgına döner.
Geldik içimi burkan bölüme…
William’dan af dilemesini ve krala olan bağlılığını kabul etmesini isterler. William inandığı şeye aykırı olduğundan kabul etmez. Isabelle’nin verdiği hissizleşmeyi sağlayan içeceği de tükürür. Acıyı hissetmelidir.
İpe gerilir, asılır ama işkence devam etmektedir. En son karnı deşilir ve “mercy” demesi beklenirken epik “freedom” haykırışını yapar. Kalabalıkta Murron’u görür ve gülümserler, huzur içinde hayata veda eder.
Every man dies, not every man really lives.
(Her insan ölür, fakat çok az insan gerçekten yaşar.)