İSTİKLAL

Milletimizin bağımsızlığını Ata’mıza borçluyuz. Eğer o, bir asır önce o konuşmaları yapmasa, o savaşlara katılmasa, devrimleri yaratmasaydı bir düşünsenize. Bizim o andaki cesaret ve kararlılıkla durmamız vatan sevgisi sayesindeydi.

“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,”
Bağımsızlığımızı kurmak istedik, gerçek bir millet olmak istedik, bir araya geldik, genç, ihtiyar, her yaş savaştı ve hakkını vererek kefensiz, düşman asker botlarının basıp kirlettiği temiz topraklarımızda şehit oldular. Ellerindeki sınırlı silahlarla Mehmetçiklerimiz Atatürk’ün emrinde savaştı, bacılar o soğukta mermi götürme yolunda fedakarlıkla dolu kalpleriyle dondu, askerler yemek yerken bacılar ateş etti, en sonunda geldikleri gibi gittiler.

‘Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.’

Ülkemiz yeniden kuruldu, devrimler başladı. Ankara başkent oldu, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi, soyadı kanunu getirildi, ülke modernleşti. İnsanlara alfabe öğretildi. Milli marşımız yazıldı. Ayıyla, yıldızıyla al bayrağımız kararlılıkla dalgalanmaya başladı.
“Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”

(Visited 3 times, 1 visits today)