“İstemeden varım ve istemeden öleceğim. Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum” Fernando Pessoa’nın bu sözlerinde birçok kişi kendini görmüştür. Aynı benim gibi.
Herkesin sorun yaşadığı, bazılarının adaletsizliğe uğradığı, bazılarının ise bu problemlerin ana kaynağı olduğu bu dünyada hangimiz bize sordu yaşayıp yaşamamak istediğimizi de biz isteriz dedik? Kim kötülüklerin hat safhaya ulaştığı bu dünyada yaşamak isterdi ki? Bazen boyumuzu aşan dertlerle beraber kim yaşamak isterdi? Herkesin kendine göre derdi var nasıl olsa. Bu dertlerden kurtulmanın en kolay yolu; hiç var olmamış olmak ya da ölmek olurdu. Fakat yine de benim gibi çoğu kişi de bu dertlerden ölerek kurtulmak istemez. Çünkü korkuyoruz bizi karşılayacak belirsizlikten. Yaptığımız şeylerin cezasını çekmekten korkuyoruz. Doğmadan önce ne olduğunu bilmediğimiz gibi öldükten sonra da ne olacağını bilmiyoruz ve bundan korkuyoruz. Bilseydik belki de bu kadar korkmazdık ve buna göre yaşardık. Bu yüzden en kolay çözüm hiç var olmamış olmak olurdu.
Fakat var oldum ve bu var oluşumda olduğum şeyden çok olmadığım şeye odaklandım her zaman. Benden daha iyisi olduğundan hep o an olduğum kişiden nefret ettim. Olamadığım şeyden dolayı, olanları kıskandım ve onlardan nefret ettim. Hep daha fazlasını istedim. Hangimiz istemedi ki? Hangimiz birine imrenmedi? Daha fazlası varken olduğu noktada kalmayı kim ister? Çoğu kişinin cevabı gibi ben de istemedim. Fakat her zaman olmak istediğim kişinin hayalini kurmakla yetinebildim. Bazen insan ne kadar çabalasa da hayatı ona verebileceği maksimum yere kadar gidebiliyor. Hayatın insana verdiği imkanlar hiçbir zaman yeterli olmuyor. İnsan kaybedince anlıyor elindekilerin değerini. Tabii ki daha fazla olanak istemek kötü bir şey değil. Kötü olan bu isteklerin sonucu oluşan kıskançlık. Kıskançlıktan dolayı doğuyor kötülük. İnsanı kötü yapan en belirgin duygulardan olan kıskançlık, kişiyi kendine veya başkasına zarar verdirmeye kadar götürebiliyor. Kişi elinden geldiğince olduğu noktadan memnun olmalı. İlerlemek istiyorsa da sabırlı ve azimli olmalı. Bu şekilde mental olarak sağlıklı kalıp yavaş yavaş istediklerini elde edebilir.
Demem o ki buraya kimse isteyerek gelmedi. Belki de şu anda var olmayan biri, var olmak istiyor olabilirdi. Elimizdekilerin değerini bilmeli, yaşamımızı bir lanet olarak değil de nimet olarak düşünmemiz gerekli. Hayat kimseye tozpembe değil. Elimizden geleni yapmalı, yaşadığımız sürece olabildiğimiz kişi olmalı ve olamadığımız kişi için kıskançlık duymak yerine pozitif olmalıyız. Hayal ettiğimiz şey başka birinin hayatı, bizim hayatımız başka birinin hayali olabilir.