Zaman makinesini sonunda yapmayı başardım, aylarca süren çabalarımın sonucunda. Ancak şimdi, bu büyük başarının ardından ne yapacağımı bilemiyorum. Uzun zaman boyunca tüm enerjimi ve zamanımı bu projeye harcadım ve şimdi karşımda bir boşluk var.
Bu zaman makinesi aslında ne işe yarıyor, değil mi? Gezmek! Evet, dünyanın farklı köşelerini istediğim tarihlerde ziyaret edebilirim. Şimdi nereden başlamalıyım? Ah, işte! 1920 yılı, 23 Nisan, Cumhuriyetin ilanı. Tamam, başlıyoruz, geri sayım: 3… 2… 1… ve yolculuk başladı. Renkli ışıklar arasında geçerek ilerliyorum, bu durum gerçekten midemi bulandırıyor ama dayanmalıyım, sona yaklaşıyorum.
Ve işte geldim. Burası… sanki bir çöl gibi. Anlayamıyorum, bu sesler… Kulaklarıma saplanıyor gibi hissediyorum. Bu çok acı verici! Uzaktan gelen sesler, bir atlı arabaya doğru koşan kalabalık, arabanın içinde ise sapsarı saçları ve masmavi gözleriyle Atatürk. Onu gördüm, artık daha fazla görmeme gerek yok. Bu yeterli, burası gördüğüm son yer.
Şimdi sıradaki yolculuğum nereye olacak?