Büyüğüdüm şehir olarak İstanbul olurdum. Size denizin güzelliğini ve balığın lezzetini anlatırdım. Birçok gezilebilecek yerim var. Mesela Sultanahmet’teki Ayasofya ve Yerebatan Sarnıcı’nı anlatırdım. Boğaziçi Köprüsü’nden geçerken görünen manzaramın güzelliğini ve hem Asya’nın hem de Avrupa’nın burada nasıl birleştiğini anlatırdım. Yeşilköy’ün sakinliğinden ve martılarından, vapurların kalktığı Bostancı’dan bahsederdim. Kilyos’daki kumlarımla çocuklar oynamayı çok sever. Sokaklarım kedi, köpek doludur. İnsanlar onları besler. En sevmediğim şey trafiğimin çok kötü olmasıdır. Sokaklarım yokuşlarla doludur. Bana “Yedi Tepeli Şehir” derler. Şehrin bir ucundan diğerine giden Marmaray diye bir trenim var. Maalasef ben artık çok kalabalığım ve insanlar beni çok kirletiyor, beni terk etmeye çalışıyorlar. Nüfusum çok fazla, bu nedenle çarpık kentleşme sorunum da var. Sokaklarım tıklım tıklım. Maalesef ki yeşil alanımdan çok yüksek binalarımla ünlüyüm artık ve her yerimde alış-veriş merkezleri dolu. Umarım gelecekte binalarla dolu şehrim daha çok yeşil alanla kaplanır.
İstanbul Ne Düşünüyor?
(Visited 16 times, 1 visits today)