Issız Cadde

 

Daha işe gelmeye başlayalı sadece iki ay olmuştu. Herkes tatilden dinlenmiş, işin yoğun temposuna hazır bir halde dönmüştü. Benim durumum ise hepsinden çok farklıydı. Kendimi her gün erken kalkıp hazırlanıp dışarı çıkmaya hazır hissetmiyordum. Daha şimdiden işlerin sıkıcılığından, trafiğin karışıklığından şikayet etmeye başlamıştım. Akşam eve döndüğümde en yakın arkadaşım görüntülü bir şekilde beni arıyordu ve konuşmaya başladığımızda neden hayattan sıkılmış bir şekilde olduğumu sorduğunda ona da bir sürü neden söyleyerek anlattım. Bunun üzerine beni biraz da olsa heyecanlandıran bir şey söyledi ve sabah üç günlüğüne tatile çıkıyorduk. Konuşmamızı bitirir bitirmez çantamı hazırlamaya başlamıştım ve çok kısa bir süre içinde hazır hale gelmiştim. Yatmadan önce bu üç günümü boş geçirmeyeceğimi ve benim için güzel olacağını düşünüp uyumuştum. Sabah arabaya binerken ikimizin de yüzü gülüyordu, birbirimize baktığımızda heyecanımız fazlasıyla belli oluyordu. Oysaki her yaz yaptığımız gibi yine beraber tatile gidiyorduk o yüzden neden böyle olduğumuza anlam veremedik ama sonuç olarak mutluyduk. Birbirimize aklımızdaki bir günü bile boş geçirmeden kusursuz olarak tasarlanmış planları söylüyorduk.

Artık kiraladığımız eve çok yaklaşmıştık ama daha önce geldiğimiz gibi değildi, evlerin birçoğu boş gibiydi. Eski canlı caddelerden hiçbir belirti yoktu, dışarıda sadece birkaç kişiyle karşılaşmıştık. Böyle bir görüntüyle karşılaşınca şaşırmıştık ama biz yine de kendi planlarımızı uygulamakta kararlıydık. Daha yeni gelmemize rağmen kendimizi dışarı atmış daha önce bilmediğimiz yerleri keşfetmeye çalışıyorduk. Her şey çok değişmiş gibi duruyordu, eskiden tamamen dolu olan kafelerden geriye hiçbir şey kalmamıştı. Uzun bir süre aradıktan sonra açık olan bir pizzacı bulduk ve gördüğümüz gibi içeri girip sipariş verdik. Bizim burda olmamıza şaşırmış gibilerdi ve ben daha fazla bakışlarına dayanamayıp konuşmak için yanlarına gittim. Yanlarına gitmeme daha da fazla şaşırmışlardı ve ben bunların hiçbirine anlam veremiyordum. Neler olduğunu sorduğumdaysa birbirlerine bakıp susuyorlardı. Heyecan ve eğlence düşünceleri gitmiş yerine korku ve merak gelmişti. Yüzlerce soru sormamıza rağmen sessiz kalıp hiçbir şey demiyorlardı. Konuşamayacağımızı anlayınca karnımızı doyurup kalktık ve artık caddede bize buraya nolduğunu anlatabilecek birini arıyorduk. İki saate yakın bir süre aradıktan sonra bulamayacağımızı anlayarak eve dönme kararı aldık. Eve dönüp içeri girdiğimizde karşılıklı bir şekilde oturmuş sadece birbirimizin suratına bakıyorduk, tek bir kelime bile etmiyorduk. Bu sessizliği bozan cümle ise ikimizin de burda kalmak istemediği ve bugün dinlenip yarın en erken saatte geri yola çıkıp kendi evimize dönmek isteyişimizdi.

Her ikimiz de yorgunluktan yatağa gidemeyecek durumdaydık ve olduğumuz koltuklarda uyuyakaldık. Sabah kalktığımızda bir şeyler atıştırıp daha sonra çantalarımızı kapının önüne götürdük. Evden çıkıp arabaya doğru giderken korkumuz biraz da olsa azalmıştı hatta buradan gideceğimize mutlu bile olmuştuk. Tam arabaya binmiş gidiyorduk ki arkadaşım beni durdurup şarj aletini unuttuğunu söyledi. Arabadan inip eve tekrar girdi ben de o sırada birkaç saat sonra eve döneceğimi haber veren bir mesaj atıyordum. Şarj aleti almak için beş dakika fazla geldiğinden ben de eve girmek için arabadan indim. Kapıyı açtığımda hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştım, arkadaşım yerde hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Tam çığlık atacakken bir el ağzımı kapattı ve sakın arkana dönme dedi.

(Visited 183 times, 1 visits today)