Issız Bayram

Gene uykuluydum. Sabahın yedisi alarm çalmaktaydı. Tarihlerden 29 Ekim; günlerden Pazar. Duş almak için kalkıp banyoya yöneldim, gözler kapalı, omuzlar düşük… E herkes yatağında uyurken işe gitmek üzücü tabi ama ekmek parası da kolay kazanılmıyor. Güneş doğarken bir yandan geceki umutlarım da sönüyor. Aynaya bakıyorum o bile bana bakmaya dayanamıyor. Üstümü başımı giyinip kendimi sokağa atıyorum. Bir tokat da Ankara ayazı vuruyor yüzüme. Ben de ayılıyorum. Gözlerimi kaldırınca şaşırıyorum Ankara’nın göbeği Ulus’ta bir ıssızlık… Sokaklar boş, ana caddeden bile tek tük insanlar geçiyor. Adeta Ulus da uyuyor. Kafam karışıyor tarihe tekrar bakıyorum. 29 Ekim Pazar, yavaşça anlıyorum bugün resmî tatil. Ulus gibi uykulu ve isteksiz adımlarla geri apartmanıma giriyorum ruhsuzca. Aslında bir yandan mutluyum da işe gitmeyeceğim için. Sonunda hala sıcak olan yatağımın içine süzülüyorum yüzümde bir tebessüm.

Duyuru arabalarından gelen gürültü uyandırıyor beni. Hafif öfkeli cama yöneliyorum. Haykırıyor içim “Kardeşim bu ne sabah sabah!” ne dediklerini duyunca sinirlerim yatışıyor. Cumhuriyet temalı müzikler çalıyor ve de tüm halkın Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorlar. Doğru ya bugün 29 Ekim. Dışardaki insanlara bakıyorum Ulus genel olarak sessiz ve de uykulu, sadece birkaç benim gibi insan camdan dışarı bakıyor. Ben de yatağıma geri dönüyorum ve duyuru arabalarının uzaklaşan sesleri arasında uykuya dalıyorum. Gözlerim yavaşça aralanıyor. Şaşırıyorum kendimi bir kutlama ortasında buluyorum. Üstümde eski moda şık bir takım var. Etraftaki herkeste bir sevinç ve de heyecan… Etrafa daha detaylı bakınca iyice şaşırıyorum. Burası Ulus. Kalabalığın arasına karışıp olana biteni anlamaya çalışıyorum. Önümüzde askerle yürüyüş yapıyor, bandolar çalıyor ve de eksi tip uçaklar üstümüzden uçuyor. Herkes kapmış eline bir Türk bayrağı deli gibi sallıyor. Haykırıyorlar “Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın demokrasi!”. En sonunda bir bey amaca görüp soruyorum olup biteni. Adeta bana sinirleniyor, bağırıyor “Ne olacak delikanlı, tabi ki de Atatürk’ün bize armağanı olan cumhuriyeti kutluyoruz!” Olayı yavaştan kavrıyorum, ben rüya görüyorum. Eski zamanlarda geçen ve de cumhuriyetin coşkuyla kutlandığı bir rüya. Adeta gözlerim doluyor ve de kendime sinirleniyorum. Ata’mın emanetine sahip çıkamadığım için kendime sinirleniyorum.

Gözlerim yavaşça aralanıyor. Gece olmuş ve günümüzdeyim. Gene penceremden dışarı boş sokaklara bakıyorum. Duyuru arabaları da gitmiş etrafta ses seda yok. Manidar bir bakış atıyorum Ulus’a. Camı açıp Ankara’yı içime çekiyorum. Sonra da elden en gelir ki deyip yatağıma dönüyorum. Ertesi gün iş var.

(Visited 10 times, 1 visits today)