İş Hayatının Hassas Dengesi

Hepimizin hayatı aslında üç ana bileşenden oluşmaktadır. İş, aile ve sosyal çevre. Bu üçlü zamanımızın ve hayatımızın büyük kısmını oluşturmakla kalmamakta geleceğimizi de şekillendirmektedir. Her ne kadar çekirdek ailemizi seçme özgürlüğüne sahip değilsek de diğer bileşenleri ve akraba ilişkilerindeki sınırları seçen ve uygulayan bizzat biz olmaktayız. Durum böyle olunca bu konular hakkında biraz kafa yormakta ve yol haritası çizmekte büyük fayda olduğuna inananlardanım. Nasıl mı dersiniz? En yakın arkadaşınızla aynı iş yerinde çalışmak sizce nasıl bir fikir? Belki ilk başta kulağa hoş gelse de aklıma gelen ihtimaller pek de iç açıcı değil. Şöyle düşünelim; iş yerinde bir terfi dönemi var ve seçilecek kişinin kim olacağı eğer ikimiz de aday olmuşsak arkadaşlığımızın üzerine kara bir gölge gibi düşecektir. Öte yandan şirkette çıkan bir dedikodunun aramızda da bir kara kediye dönüşme ihtimali hiç de düşük değildir. İşi tamamen iyi yönünden düşünecek olursak uzun süren kahve molaları çene çalmalar bile iş hayatımızdaki performansı ve motivasyonu azaltacaktır. Oysaki iş çıkışı yakın arkadaş ile buluşup bir kahve içmek paha biçilmez bir ayrıcalıktır. Ya da iş yerindeki komik olayları küçük problemleri onunla paylaşabilmek bana ve arkadaşlığıma hep değer katacaktır. Kısacası iş yerinde mutlaka arkadaşım olmalı ama en yakın arkadaşımla aynı iş yerinde çalışmak benim için pek de ideal bir fikir değil. 

 

Aile şirketlerinin  genellikle  ikinci kuşaktan sonra neden iflas ettiğini hiç düşündünüz mü?  Bu yapılan çalışmalarla kanıtlanmış gerçek, sadece bizim ülkemizde değil bütün dünyada da geçerlidir. Yani akrabalarla birlikte çalışmak sanıldığı gibi pozitif bir motivasyon ve yükselme değil aksine şirketin dibe vurması, parçalanmalar, küçülme ve iflas ile sonuçlanmaktadır. Bu nedenle bugün artık büyük ve orta ölçekli aile şirketleri akrabalık ilişkilerini iş ortamına sokmaktan kaçınmakta ve profesyonel yöneticileri tercih etmektedir. Bana kalırsa bu durum küçük ölçekli işyerleri içinde geçerli olmakta. Birlikte çalışmak çoğunlukla kişisel farklılıkların oluşturduğu israf, gösteriş ve benzer kötü huylara bağlı maddi ve manevi zarara yol açmaktadır. Üstelik birinin işten çıkartılması ya da uyarılması bile sanıldığından zor olmaktadır. Anlayacağınız ben özgür takılmaktan yanayım yani iş, ev ve arkadaş üçü belli noktalarda kesişim gösterse bile iç içe olmamalı birindeki sıkıntı diğerine yansımamalı böylece hayatımızdaki pozitif –negatif dengesini kurmak daha kolay olacaktır.  İş yerindeki bir problem nedeniyle en yakın arkadaşımı ya da bir akrabamı kaybetmek ya da üzmek asla istemem.

Hepinize yorgun ama mutlu bir iş çıkışında en yakın arkadaşınızla bir kahve içip, geleneksel aile yemeğine katılmak üzere yola çıkmanızı dilerim…

(Visited 53 times, 1 visits today)