Irkçılık ve Sevgi

Bugün sizlerle Pablo Casals’ ın ”Bir insanın ülkesini sevmesi takdir edilecek bir şey. Ama sevgi neden sınırda bitmek zorunda? “ sözü hakkında konuşacağız. Pablo Cassals 1876 ve 1973 yılları arasında yaşamış ünlü bir İspanyol çello virtüözüdür. Aynı zamanda bir besteci, viyolenselist ve orkestra şefidir. 1895 yılında belirli operalarda solist olarak görev almıştır. 1919 yılında Senfoni Orkestrası’ nı kurmuştur. Bunların yanı sıra piyanist, orkestra yöneticisi ve besteci olarak da tanınmıştır.

Irkçılık herhangi bir insan topluluğunun ya da bu topluluğa üye bir kişinin, örneğin, etnik kökeni, deri rengi, uyruğu, kültürü, anadili ya da dili gerekçe gösterilerek diğerlerine göre daha ayrıcalıklı ve üstün görülmesi anlamına gelmektedir. Maalesef ırkçılık geçmiş yüzyıllardaki kadar olmasa da hala günümüzün en büyük problemlerinden biridir. Dünyada yaşanan siyasal, sosyal ve ekonomik olaylara göre ırkçılık her toplumda dönemsel olarak da artabilmektedir. Irkçılık önceki yüzyıllarda daha normal olarak karşılansa da bu kavram günümüzde doğal olarak doğru karşılanmamaktadır. Zamanında ırkçılık had safhalara ulaştığında insanlar ırkçı kampanyalar başlatmıştı. Mesela valilik seçimlerinde kullanılmış ırkçı bir kampanya posteri bile vardı. Ama ırkçılık zamanla azalmaya başladı ve ırk ayrımı yapılmamaya başlandı ancak hala ırkçılık bazı kesimlerde devam etmektedir. Bu ne kadar kötü bir olay olsa da bazı insanlar ırkçılığın gerekli olmasını düşünmektedir. Bu insanların aklından bazen şüphe ediyorum. 2.Dünya Savaşında Nazi Almanya’  sı zamanında kendilerinde farklı olan Yahudi ırkına mensup herkesi katledip öldürmüştü. Almanlar 2.Dünya Savaşında kendi ırklarının en üst düzey ırk olduğuna inanmaktaydı. Üstün ırk olduklarına inanan Almanlar sarışın, mavi gözlü ve uzun boylulardan oluşuyordu. Hitler ve diğer Nazi liderleri, Yahudileri dinî bir grup olarak değil, diğer ırklar üzerinden geçinen ve onları zayıflatan zehirli bir ırk olarak görüyordu. Hitler iktidara geldikten sonra, Nazi öğretmenler okullarda ırk biliminin ilkelerini uygulamaya başladı. Öğrencilerin gerçek Alman ırkından olup olmadıklarını belirlemek için öğrencilerinin kafatası ve burun uzunluğunu ölçüp, saç ve göz renklerini kaydediyorlardı. Bu işlemler sırasında Yahudi ve Roman öğrenciler sık sık aşağılanıyordu.

Sevgi evrensel bir şeydir. Paul Casals’ ın da dediği gibi sevgi evrensel olduğu için sadece sınır boyunca olmaması gerekmektedir. Sınırda bitmemesi gerekir ki sevgi her zaman devam etsin. Sevgi bağlılıktır,  emektir, güçlü ve kalıcı bir duygudur. Bazen farklı bakış ve farklılıklarıyla da mümkündür. sadece karşısında ki kişiyi anlamak ve saygı duymakla yetinmeyerek, varlığının derinlerdeki özüne varabilmesidir. Sevgi yaşamın evrensel dilidir. Bir yerde sevgi olmazsa orada ne hoşgörü olur, ne saygı olur, ne de mutluluk olur. Bunların hepsini olmasını istiyorsak sevgi olması lazım. Ayrım değil, ırkçılık değil sevgi lazım sevgi.

Ben Paul Casals’ ın bu sözlerine katılıyorum. Çünkü ırkçılık bir yerde olabilecek en kötü olaydır. Irkçılığın başladığı yerde sevgi biter. Sevginin bittiği yerde saygı biter. Bu yüzden ben bu söze katılıyorum. Bir insanın elinde olmadığı nedenlerden dolayı dışlanması, kötü laflara maruz kalması ve ayrımcılıkla yargılanması o insan için kötü bir şeydir. İnsanda manevi hasarlar bırakabilir. Irkçılık ve ayrımcılık yapmak kabul edilemez bir olaydır.

 

kaynakça: https://tr.wikipedia.org/wiki/Irk%C3%A7%C4%B1l%C4%B1k

https://www.dersimiz.com/bilgibankasi/pablo-casals-kimdir-hakkinda-bilgi-5323#:~:text=

https://www.infofinland.fi/tr/finlandiya-da-ya-am/kriz-durumlar/ayr-mc-l-k-ve-irk-l-k

https://encyclopedia.ushmm.org/content/tr/article/racism-abridged-article

https://encyclopedia.ushmm.org/content/tr/article/nazi-racism

(Visited 60 times, 1 visits today)