Aykut Bey iş yerine her zaman yürüyerek gidermiş. Diğer işlerini de yürüyerek yaparmış. Bu gelecek zamanlarda yavaş yavaş sorun olmaya başlamış. Her sabah ayak ağrısıyla uyanıyormuş ve bundan da çok rahatsız olmaya başlamış. Aykut Bey iş yerindeki arkadaşı Ege Hanım’a araba siteleri ile ilgili sorular sormuş. Ege Hanım arabalarını yüz yüze konuşarak yaptığını ve hemen her arabayı almadığını, biraz düşündükten sonra karar verdiğini söyledi. Aykut Bey, Ege Hanım’a veda ederek yerine geçti. 12 saat sonra iş yerinden yorgun çıkan Aykut Bey, bu yürüme işinden çok sıkılmış ve bunu bir daha yapmak istemediğini yürürken mırıldanmış. Eve gelince köpeği Dingo onu karşılamış. Dingo, Aykut Bey’in oyun oynamak istemediğini anlayınca yatağına geri döndü. Aykut Bey yatağının yanındaki telefonunu kaptığı gibi Google’dan araba bakmaya başlamış. 2-3 hafta sonra Aykut Bey arabasını internetten almış. Aldığı site ona yarın saat 17:35’te Çankaya Mahallesinin 488. Caddesi’nde arabalarını vereceğini yazmışlardı. 2 gün sonra Aykut Bey iş yerinde ne olduğunu anlatıyordu:
“Yeni aldığım arabanın tüm işlemlerini internet üzerinden hallettikten sonra aracımı almak için buluşma noktasına gittim.”
O da ne?.. Araba param parça. 1 kapısı yok. Farları bile açılmıyordu. Aykut Bey hemen polisi aradı. Aykut Bey polis ile konuşurken birisi Aykut Bey’in kolunu tutup çekti. Aykut Bey aşağıya baktığında gözlerinden bin parça düşmüş bir çocuk. Aykut Bey, çocuğa adının ne olduğunu ve niye ağladığını sordu. Çocuk adının Çiçek olduğunu ve annesini kaybettiğini söyledi. Aykut Bey polisler gelince Çiçek’in annesinin bulunması gerektiğini ve bu arabayı ona satan kişinin derhal bulunmasını ve parasının geri verilmesini istedi. 5 hafta sonra Aykut Bey’e araba satmaya çalışan adamı tutukladılar. 2 hafta önce de Çiçek’in annesi bulundu.