Maalesef internetin hayatımızdaki en önemli imkân olduğuna inandığımız bir dönemde yaşamaktayız. Sadece gençler değil, büyüklerin bile elinden düşmeyen bu internet biz farkında olsak da olmasak da hayatımızı köreltmekte. Dışarda bir kafede masaya oturduğumuzda ilk sorduğumuz soru “Wi-fi şifresini öğrenebilir miyim?” olduğu sürece interneti başka bir şeye tercih etmek imkânsız gibi duruyor olabilir fakat gerçekten interneti her şeye tercih eder miyiz?
Bu teknolojik buluşun hayatımıza kazandırdıklarını göz ardı etmek haksızlık olacaktır. En başta bilgiye ve sevdiklerimize ulaşımımızı kolaylaştıran internet artık hayatımıza o kadar yerleşti ki bize sağladıklarını fark etmiyoruz. İnternetsiz bir gün geçirmek başta çok zor olabilir. Bir yere gitmek, birine ulaşmak istesek elimiz ilk telefonumuza, dolayısıyla internete gidiyor ama bu alışkanlıktan vazgeçmek bence çok da zor değil. Asıl sorumuz şu, internetsiz mi yoksa yaşadığınız şehirden çıkamadığınız fakat internetli bir hayat mı? Seyahat etmek küçüklüğümden beri ailemin de gezmeye olan düşkünlüğüyle hayatımızda yer etmiş bulunmakta. Ben de her genç gibi interneti fazlaca kullanıyor olsam da seyahat etmenin, başka şehirler, ülkeler görüp yeni kültürlerle tanışmanın hayatımıza kattıklarını eşsiz bulmaktayım.
Seyahat etmek çok da ucuz bir hobi değil. Belki bu soru size ilk bunu düşündürmüştür. Belki de “E gezmek istediğim yere internetten de bakabilirim?” “İnternet seyahat etmek kadar pahalı değil. Oturur evimden gezerim.” Ya da “Fotoğrafını paylaşamadıktan sonra seyahat etmenin ne önemi var!” diyenlerdensinizdir. Bir mekânı gidip canlı gözle görmek hiçbir zaman ekranın arkasından görmenin verdiği zevkle eş tutulamaz düşüncesindeyim, ekranın arkasından gezdiğiniz bir yer ne kadar kalıcı olabilir ki? Gezmeye o zevki veren asıl şey o atmosferde bulunmaktır bence. İşin pahasına gelince, aslında internete de her ay yüklü miktarlarda para ödemekteyiz. O parayı kenarda biriktirip güzel bir geziye yatırmak bana daha cazip geliyor. Fotoğraf paylaşmak, insanlara “A, bakın neredeymiş!” dedirtmek benim için pek bir önem taşımıyor. O amaçla gezince insan zevk de almıyor zaten, ne gezdiğini de anlamıyor. O yüzden interneti bırakamamanın bahanesi gibi geliyor bu cümleler bana.
Hiç denediniz mi bilmiyorum, bir veya birkaç günü internetsiz, teknolojiden uzak geçirmek insana o günleri normalden kat kat daha verimli geçirmiş gibi hissettirir. Sadece seyahat etmek değil, yaşantımdaki bir günü internetsiz geçirmek, kafamı ekranlardan kaldırmak bile bana en basitinden aile ilişkilerimde bir şey kazandıracaktır eminim. Ancak yaşadığım şehirden çıkma hakkımın benden alınması bu hayatta kazanabileceğim deneyimleri çok kısıtlayacaktır. Sadece seyahat de değil, yurt dışında veya şehir dışında okuma hayalimin de elimden alınması demektir bu.
“Hayat bir kitaptır ve seyahat etmeyenler hep aynı sayfayı okur.” Demiş St. Augustine. Yeni yerler gezmek ve görmek insanın düşünce tarzından, davranışlarına, birçok olaya bakış açısına kadar bir sürü şeyi değiştirir ve yeni bilgiler edinmemizi sağlar ve bence bunların hayatımızdaki değeri internetten çok daha önde.