Üzerine yazacağım şey başlıktan da anlayabileceğiniz üzere internet ile düşünce tembelliği arasındaki bağlantı. Öncelikle düşünce tembelliği ne demek oradan başlayalım. Benim burada bahsedeceğim düşünce tembelliği, insanların odaklanma yetisini kaybetmesi, algılarının gerekli kadar açık olmayışı ve hayattan bir şeyler kaçırmaları olacak. Zamanımızın en büyük ve aslında bariz sorunlarından. Ne yazık ki çoğu insan bu durumun farkında olsa bile harekete geçmiyor, istemiyor çünkü. Neden istesin ki ayrıca, bu durumda kendini kıyaslayıp kötü hissedebileceği çok kimse de yok zaten. Neredeyse herkes aynı sorundan muzdarip.
İnternet düşünce tembelliğine etkisi ne tam olarak peki? Her ne kadar internete muazzam bir bilgi kaynağı gözüyle bakıyor olsak da, kaçımız interneti sadece işine yarayacak gerekli bilgileri araştırmak ve edinmek için kullanıyor. Ayrıca bu amaç uğruna kullandığımızı varsaysak bile doğru bilgiyi bulmak ne kadar kolay?
İnternetin bizi düşünce tembeli yapmasının bir sebebi bizi sürekli başka şeylere odaklaması, özellikle sosyal medya ortamında. 10 dakika bakıyorsak 100 gönderi işliyoruz kafamızda hepsi birbirinden farklı konularda. Hep yeni bir duygunun peşindeyiz bu düzende, hep tatmin olma ihtiyacı duyuyoruz. Öyle ki odaklanmak fazla sıkıcı gelmeye başlıyor. Geliştiremiyoruz kendimizi herhangi bir konuda, bazen bir kitap ağır geliyor ve bırakıyoruz bir kenara. Çalgı öğrenmek istiyoruz ama yeterli vakti ayıracak yüreğimiz yok artık. Kendimize sınır koymuyoruz. Muhtaç kalıyoruz bizi biz yaptığını düşündüğümüz şeylere, duygulara, ama biraz fazla. Demek istediğim elbette onlardan arınmamız gerektiği değil, insan yaptığı işe duygu katmıyorsa ne çıkar ki o işten. Birisi sevdiği için çalmıyor ise piyanoyu, gitarı, bağlanamıyorsa okuduğu satırlara, içinde bir yerlerde üzerinde olduğu iş için istek yoksa veyahut arzuladığı bir amaca çıkmıyorsa işin sonu verim beklentimizi yüksek tutmak ne kadar doğru? Siz demeden söyleyeyim, değil. Benim demek istediğim asıl şey bu arzulardan olduğumuz. Bir şeye doğru düzgün yapacak kadar odak vermekteki beceriksizliğimiz ve bunun sebebinin de internet olması. Bizi hem meşgul tutuyor, hem de kafamızı çalıştırmamızın önünü kesiyor.
İnternetin bizi bizden soyutlaması ve isteklerimize giden yoldan alıkoyması deyince akılların ilk olarak sosyal medyada toplanması için de geçerli sebebi bulabiliyorum aslında düşününce. İnsanın doğasından kaynaklanan bir durum, ne yazık ki türümüzün evrimi sırasında hayatta kalıp genini sonraki nesle aktarmada başarılı olacak atalarımız olabileceklerden haberdar değillerdi. İnsan bencildir, maddiyatın yanında ilgi görüyor olmak gibi manevi değerlere de sahip olsun ister. Etrafındaki bireylerden ilgi görmüyorsa eksik hisseder kendini. Bu da ortaya ilgi ihtiyacını çıkarır doğal olarak. Peki bu ihtiyaç en çok ne zamanlarda alevlenir, etrafında insanlar varken tabi. Ancak bu konuda da eskiyle şimdi arasında temel bir fark var. Eskiden insanlar evlerinde otururken bu ihtiyaca dışarıda olduklarında duydukları kadar hasret duymuyorlardı. Dışarıdaki kadar çevre yoktu evlerinde normal olarak. Peki ya şimdi? Dışarıyı evimize getirdiler, hem de samimiyetsiz ki… Bu durumun sebep olduğu şey de insanın artık evde de bu ihtiyacının kabarması ve bu ihtiyacı tatmin etmesinin zorlaşması oldu. Meşgul tutulmuş olduk bu hislerle.
Son olarak bahsetmek istediğim olay da istediğimiz her türlü bilginin her an elimizin altında olduğuna inandırılmış olmamız. Bundan kaynaklanan güvenin insana uzun vadeli bir rahatlık sağlayacağı da ortada, aslında gerekli olan bazı eylemlerimizin önüne geçeceği gerçeğinde de olduğu gibi.