Bir sabah uyandım. Sosyal medyada dolaşmak için telefonumu elime alıp uygulamaya girdim. Ekranda ” İnternet yok.” yazıyordu. Buna aldırmadan dışarıya çıktım. Çıktığımda insanların etrafta ellerinde telefonları ile koşuşturduklarını, bağlanabilecekleri bir ağ aradıklarını gördüm. Fark ettiğim tek şey bu değildi. İnternet varken insanlar evsizlere yardım ediyordu. Bunları da kayıt altına alıyordu. Demek ki insanlar yaptığı yardımları yürekten değil, takipçi ve beğeni için yapıyordu. İnsanlardan soğumuş halde işe gittim. İşyeri, normalde olmadığı kadar doluydu. Birine ”Neden burası bu kadar dolu? ” diye sordum. O da ” Hiç kimse evde oturup internette gezinemediği için herkes geldi.” dedi. Sandalyeye oturup bilgisayarı tam açıyordum ki aklıma internetin olmadığı geldi. Patronun odasına girdim. ” Ahmet Bey, biz nasıl işimizi yapacağız? İnternet yok. ” dedim. Ahmet Bey ise, ”Onu biz de bilmiyoruz kızım. Sen kağıdı kalemi al, bugün neler olduğunu gözlemle ve yaz. İnternet gelmez ise biz onu gazeteye geçirmeden veririz insanların eline.” dedi. Ben başımı tamam anlamında sallayıp odadan çıktım. Yazı yazarken aklıma küçüklüğümde babam gazete okurken onunla oyun oynadığım zamanlar geldi. Artık teknoloji geliştiği için gazete okuyan yoktu. Herkes internetten bakıyordu her şeye. Yüzümde anlık bir tebessüm oluştu. Mesai saati bitince evime doğru yol aldım. Akşam olmuştu. Tam uyuyacaktım ki bir bildirim geldi. Şaşırmıştım, çünkü internet yoktu. Pencereye baktım. İnsanların yine evsizlere yardım ederken video çektiklerini gördüm. Sinirlenip gecenin körü olsa bile masama oturup yazı yazmaya başladım. Yazı şu şekildeydi:
”İNSANLIK ÖLMÜŞ!
İnternet olmadığı zamanda etrafı gözledim. Bir de baktım ki hiç kimse birbirine yardım etmiyor, herkes internet arıyordu. Üstelik insanlar yapacak başka bir şey bulamadığı için işyerleri tıka basa doluydu. Hiç mi düşünmüyorsunuz internet olmasaydı bizler nasıl yaşayacaktık diye? Bakın köylere, oralarda genelde internet yok. İnsanlar alnının teriyle çalışıp geçimini sağlıyor ve sahip oldukları şeyler onları mutlu edebiliyor, telefona bağımlı değiller. Köylerde her yer tertemiz, çiçekler, böcekler… Zaten normal bir insan bunlarla mutlu olabilir? Yazık… ”. İmzamı bırakıp yazıyı bitirdim. Ertesi gün işe gidince herkes beni gururla alkışladı. Ahmet Bey, ”Dün yazdığın yazıda çok haklıydın. Biz insanlar sahip olduklarımız ile hep mutluyduk. Telefondan gözümüz gerçek yaşama kör olmuştu. İnternetten yanlış şeyler öğrenip diğerlerini kendimizden nefret ettirdik. Teşekkür ederiz kızım.” dedi. Ahmet Bey’e teşekkür edip işime başladım. O akşam içim rahat bir şekilde uyudum.