Günlük hayatımızda sürekli olmasa da çoğunlukla başkalarıylayızdır. Küçük ya da büyük farketmeksizin bir grubun içinde bulunuruz ve kendimizi bu grubun bir parçası sayarız. Okulda sınıfımızın, markette bir kuyruğun veya yaşadığımız ülkede bir vatandaş olarak bir topluluğun içinde bulunuruz. Farklı gruplarda aynı çerçevede farklı kurallar bulunur. Sınıftan izinsiz dışarı çıkamayız ve benzer bir şekilde yaşadığımız ülkeden ise kimseden izin almadan, işlem yaptırmadan ayrılamayız. Kurallar kargaşayı engellemek için gereklidir.
İnternetin icadı bizlere yepyeni kapılar açmış ve bir sürü topluluk yaratmıştır. Bu topluluklar genellikle kişlerin ilgileri ve zevklerine göre oluşmuştur. Mesela bir oyunu sevenler o oyunla ilgili göderiler yapıp forumlarda bu oyunla ilgili konuşurken moda severler de yeni tasarımları tartışırlar. İlgileri birbirinden çok farklı olan bu iki grup genellikle aralarında bir iletişim gerçekleşmez ve kendi toplulukları arasında kalırlar. Ancak internette olan topluluklar sadece masum hobilerle kısıtlı değildir. Bazı insanlar internetteki anonimliklerine dayanarak normal günlük hayatlarında yapmayacağı davranışlar sergilerler. 2011 yılında BBC kanalında yayınlanan ve Derren Brown tarafından sunulan ‘’The Expirements’’ yani ‘’Deneyler’’ adlı programının bir bölümünde uygulanan deneyin amacı bir kalabalığın içinde anonim olmak insanları nasıl bozabileceğini görmek, Brown’un sözleriyle “mükemmel insanları internet zorbalarına, isyancılara veya sorumsuz kişilere dönüştürebilir’’ İzleyiciler, başına geleceklerden haberi olmayan bir kişini kaderinin ellerine verildiği yeni bir interaktif oyun şovuna katıldıklarına inandırıldı. Kurban, arkadaşlarıyla içki içmeye çıkan genç bir adamdı. Çeşitli aktörlerle birlikte, adamın arkadaşları da planın içindeydiler ve gizli kulaklıklar aracılığıyla stüdyo ile iletişim içindeydiler. İzleyicilere birer maske ve kumanda verildi ve deneye başlandı. Gece boyunca izleyicilere adamın başına gelebilecek, bir iyi bir de kötü, iki olay verildi ve onlardan elinde olan kumandalardan birine oy verilmesi istendi. Onu kötü yoldan, işini kaybetme, birşey çalmakla suçlanma, tutuklanma ve sonra da kaçırılma noktasına gelecek şekilde oy verdiler. Bu, sahte bir kaçışa ve izleyicileri kandırmak amaçlı sahte bir araba kazasına yol açtı, ancak o zamana kadar kurbanın yerini bir aktör almıştı. Bu zamana kadar genç adamın başına açtıkları talihsizliklere gülen ve alkışlayan seyirciler sessizliğe büründü. İnternette de buna benzer bir şekilde davranırız, maskemiz ardında saklanıp başkalarıyla aynı şekilde olan davranışlarımızın sonuçlarının daha az olduğunu hissederek hareket ederiz. Buna çevrimiçi disinhibisyon etkisi de denebilir. Wikipedia’ya göre çevrimiçi disinhibisyon: Yüz yüze iletişim kurmaya kıyasla çevrimiçi iletişim kurarken hissettiği kısıtlama eksikliğidir. İnsanlar, bilgisayar ekranının arkasında tamamen anonim ve görünmez kalma becerisine sahip oldukları için gerçek hayatta söylemeyecekleri şeyleri internette söylerken kendilerini daha güvende hissederler. Bu nedenle internette olabildiğince sorumsuz davranırlar.
Nasıl gerçek hayatta diğer bireylerin haklarını gasp etme serbestliği yoksa, internette de gizliliklerinin arkasına saklanarak bunu yapmaya hakları olmamalıdır. Herkes bu şekilde davranırsa toplumsal çatışma ve kişilerin özlük hakları geri dönülemeyecek bir şekilde tahrip olur. Bu nedenle kanun koyucuların insanların kişisel alanlarına çok fazla girmekten sakınarak bunu kontrol ve takip edebilecek kurallar ve sistemler geliştirmeleri gereklidir. Bazıları düşünce özgürlüğünü bahane ederek bunun normal olduğunu ve kabul edilebileceğini savunabilir ama bu hareketlerin başkalarının internette dolaşma zevkine engel olması durumunda birşey yapılması gerekir, değil mi? Bu birşey ise kuralların sıkılaştırılmasıdır.