Hayal gücü nedir? Hayal gücü, insanların gerçek ile düş ortamı arasında bağ kurma gücüdür. Ama bu halk arasında imkansızın peşinden koşmak gibi bir algı yaratmıştır. Oysaki bu bağ kurma kabiliyeti sayesinde insanlar düşünmeye başlamış ve seslerini dünyaya duyurabilmiş hatta başka insanların sesi bile olmuştur.
Tarihi figürler hep bu kabiliyetin değerini bilip gelecek nesillere bazı nasihatlar bırakmışlardır. Lakin bu ünlü isimler olaylara farklı perspektiflerden yorumladığı için fikir çatışmaları yaşanmıştır. Maalesef ki bu durumlarda ikilemlerde kalıyoruz. Böyle bir olayın örneği Albert Einstein ile Thomas Edison’un hayal gücü ile bilimin ilişkisini açıklaması olabilir.
Hayal gücünün bilgiden daha kıymetli olduğunu belirten Einstein’a mı yoksa başarıyı ancak hayal gücünün ve bilginin getirdiğini savunan Edison’a mı inanmak lazım? İkisi de kendi açısından oldukça haklı. Bana göre de bu bilgi, hayal gücü ve sevgi dayalı. Hayal gücünün olmadığı yerde bilgi ve sevgi olamaz. Biz insanlar sevilmediğimizi hissettiğimiz yerde kendimizi kısıtlarız ve umutsuzluğa bürünürüz çünkü biliriz hayal ettiklerimizin gerçek olamayacağını. Düşünmeyi bırakırız bizi teşvik eden olmayınca.
İnsanın varlığını belirleyen tek şeyi de “düşünmeyi” de bırakınca hayat anlamsızlaşırız. Her gün bir işkenceye döner. Bir gün uçurumun ucunda buluruz kendimizi, yalnız ve kararsız…
Sürekli ikilemlerde kalıyoruz son anlarımızda bile ve çıkmak için konuyu kişileştiriyoruz. Tarafsız bir şekilde olayı inceleyemiyoruz. Bu durumlarda iki çeşit senaryo oluşuyor. Einstein’ın ve Edison’un fikirlerini kolayca yorumlayabildiğimizi ispatlamak için de ya Einstein’ın başarılarını daha çok benimsediğimiz için Edison’un fikirlerini göz ardı ediyoruz ya da Edison’un çalışmalarını işin içine dahil edip Einstein’a karşı tavır alıyoruz. Azınlıklardan oluşan bir grup ise tarafsız bir şekilde yorumlamayı başarabilecek ve bize fikirleriyle üçüncü bir yol çizmeyi başarmış olacaklar.
Bizim önümüzü açan ve geleceğimizin şekillenmesini sağlayacak olan üçüncü yoldur. İki fikri birleştirip imkansızın ötesinde bir dünya adım atacağız. İnsanların kendilerine sınır tanımayıp potansiyellerini gösterebildikleri bir dünya… İnsanların fikirlerine karşı çıkılmadığı hatta önemsendiği günler bizi bekliyor.
Dünyada ancak kendimizi değiştirerek bir fark yaratabiliriz. Düşünmeyi bırakmamalıyız ve hayal gücünün günlük yaşamımızı şekillendirmesine izin verirken bilginin katkısını unutmamalıyız. Her gün insanlığın yararına bir adım atmalıyız ki kendimize yaptığımız her iyilik insanlığın yararına daha büyük bir adım. Bizimle başlayan ve devam eden bu değişim yeni bir çağın tetikleyicisi olabilir çünkü dünyayı düşünce ve hayal gücü yönetir.