Gördüğüm rüyanın ertesi gün gerçek olacağını bilseydim… uyumazdım. Evet. Çünkü rüya görmek uyurken bizim elimizde olan bir şey değildir ve gördüğümüz rüya kabuslarla ve garip şeylerle doluysa elimden geldiğince görmemeye çalışırım. Ayrıca ben çoğunlukla garip rüyalar gören bir insanım ve bası insanlar da ister istemez rüyalarında garip şeyler görebilir. Bunların gerçek olması… düşünemiyorum. Rüyalarım nasıl mıydı?
Bir gün okul için uyanmıştım. Derse girmem gerekiyordu. Google da Beştepe Akademi diye yazınca hiçbir şey çıkmıyordu. Hocalarıma mesaj atmaya karar vermiştim. Çünkü belki sistemde hata olabilirdi. Ama kimse mesajlarıma dönüş yapmamıştı. Belki de anneme söylemeliydim. Annem okulu arayabilirdi. Dur biraz… Annem evde yok?! Saat daha 8.25, annemin evde olması gerekir ama neden evde değildi? Aklımda deli sorular vardı.. gerçekten meraktan delirecektim. Ve bir anda her yerde elektrikler kesildi. Artık telefonum çekmemeye başlamıştı. Arkadaşlarıma, aileme ulaşamıyordum. En yakın arkadaşımın evine gitmeye karar verdim ama bu saatte uyuyor olabilirdi. Çok yaklaşmıştım ama bir anda evlerini göremedim… Evleri tamamen yıkılmıştı. Korkudan nefes alamadım. Ve işte o an anladım ki rüyalarım gerçek olmuş. Yada kabuslarım mı demeliydim. Bundan sonra ne olacağını tahmin edebiliyordum. Çünkü bu hikayeyi.. hayır, bu rüyayı daha önce görmüştüm.
Bulunduğum bölgeyi dev insanlar basmıştı. Beklediğim gibi. Keşke amaçları iyi olsa ama.. sanmıyorum. Boylarından emin değilim ama göz kararı ile 10 metreden uzun görünüyorlardı. Bir an hızlı bir şekilde beni kovalamaya başlıyorlardı. Rüyamda burada her şey bitiyordu ama… bu gerçeklikte bitmemeliydi. Varlığımı yok etmeliydim çünkü bu bir rüya değil.. bir gerçekti. Ama bende hızlı koşuyordum ve bir sığınakta saklanmaya başladım. Nasıl oldu bilmiyorum ama bir an karşıma bu sığınak çıkmıştı ve içinde de bir sürü gizemli eşya. İncelemeye başladım ve üstünde kanca1300 yazıyordu. Şehirde sadece 2 tane dev vardı ve onlardan kurtulup diğer insanları bulmalıydım. Nasıl kullanacağımı 1 haftada öğrendim. Kanca sandığımız gibi küçük bir şey değildi. Belimize bağlanıyordu ve bu kanca denen şey ağaçlara tutunabiliyordu ve beni taşıyacak güçteydi. Kancanın düğmesine basarak bir ağaca kanca atıp sallanarak gidiyordum ve hoşuma gitmişti. Ama yapmam gerekenler vardı. Devlerin işini bitirip insanları bulmalıydım. Sadece yarını beklemeliydim.
Uyandım. DUR NEEE!!! Devler nerede ? Kimse yoktu.. ne devler ne de insanlar. B-bu rüya olmalı.. d-demi? Her yere baktım sadece polisler vardı neden? Merak ettim ve sormalıydım. Ama beni anında tutukladılar. Polis merkezinde anlatmaya başladılar. 3 ay önce Türkiye’nin yakınlarında nükleer bir patlama olmuş. Çin, Türk toplulukları yok olmuş. ‘’Peki siz nasıl yaşıyorsunuz?’’ Diye sordum hemen. ‘’ Hemen saklanabileceğimiz her şeyden korunaklı sığınağımıza gittik, ama bu civarda yaşayan polisler sadece biziz’’ Ve benim hayatta kalan tek kişi olduğum için seçilmiş kişi olduğumu söylediler. Seçilmiş? Ben mi? Benim gibi şanssız birinin seçilmesi imkansızdı ama durumlara bakacak olursak öyle de denebilirdi. Peki hayatta yalnız kaldım bana ne olacaktı? Polislerden biri atıldı. ‘’Seni en iyi imkanlarla yaşatmaya çalışacağız.’’ Bunu duyduğuma mutlu olmuştum. Artık ısınabileceğim daha güzel bir yer vardı..