Bu koca dünyada yaşayan tek varlık insanoğlu olmadığı gibi bizleri de bütün o diğer varlıklardan ayıran bazı özelliklerimiz vardır. Bu özellikler başlıca; düşünmek, sevmek ve inanmaktır. Peki biz insanların dünyaya gelmemizin ardında yatan sebep nedir? Buna karşı birçok cevap verilebilir fakat asıl nedeni insandan insana değişiklik gösterebilmektedir. Bu soruyu sorduktan sonra akla J.J. Rousseau’nun dile getirdiği bir söz geliyor, “İnsanlar; düşünmek, sevmek ve inanmak için dünyaya gelmiştir.”
İnsanoğlu düşünür, bugününü, yarınını, geçmişini hatta ve hatta yaptığı şeyler sonucu ortaya çıkabilecek mümkün olan diğer sorunları düşünür. Bu da yalnızca insanoğluna bahşedilmiş bir özellik olmaktadır.. İnsan sorgular, yaşadığı şeylerin sebebini, neden dünyaya geldiğini, nereden geldiğini, neden hayatındaki şeylerin böyle olduğunu ve daha yüzlercesini sorgular. Çünkü sorgulamadan, araştırmadan insan hiçbir şeyin cevabını öğrenemez. Biz insanlar düşünme sayesinde yaşadığı olaylara tepki verir, kendini geliştirir ve hatta icatlar ve buluşlar ortaya çıkarır, daha önce hiç keşfedilmemiş şeyleri düşünmemiz ve araştırmamız sayesinde dünyanın gözü önüne sereriz. Sokrates’in de bir sözünde dediği gibi, “Düşünüyorum. Öyleyse varım.”
Sevmek. İnsanı insan yapan şeydir sevgi. Sevmeyen insan olabilir mi? Yaşamamız için nasıl yiyecek, su ve oksijene ihtiyaç duyuyorsak, yaşamanın da tadına sevgi sayesinde varabiliriz. Sevgi, bu dünyada bulunan birçok şeyin aksine karşılığı olmayan, para pul ile satın alınamayan bir duygudur. Birçok şeye beslediğimiz o sonsuz sevgi sayesinde güçleniriz. Duyduğumuz o sevgi yaşadığımız anlara anlam katmamızı sağlar ve hatta ölümsüzleştirir. İnsanın sevdiği birinin hayatında olmasının verdiği sevinçten daha büyük bir haz yoktur. Ailemize duyduğumuz, arkadaşlarımıza duyduğumuz sevgi hayatımıza anlam katar. İnsan sevmeli, bir çiçeği, taşı, gökkuşağını veyahut bir kediyi sevmeli. Sevdiğimiz, değer verdiğimiz şeyin her zaman bir başka insan olması gerekmez. Çünkü bu duygu yani sevgi karşılık beklenmeden beslenilen bir duygudur ve bu duyguyu siz bir köpekte de ya da bir kuşta da bulabilirsiniz. Bazen ise sevdiklerimiz tarafından istemediğimiz pozisyonlara düşürülebiliriz fakat önemli olan bu yaşadığımız kötü anlar sonucu hayal kırıklığımızı bir kenara koyup sevmeye devam etmemiz ve bu sevmeye olan inancımızı asla ve asla kaybetmememizdir.
İnanmak, sevgiye, hayata, başarılı olacağımıza ya da bir insana inanmak. Bir şeye duyduğumuz inanç bu hayattaki en önemli şeylerden biridir. Eğer inanç yok ise sevgi, saygı ve güven de yoktur. Bu yüzden biz insanlar inanmak için dünyaya geldik. Bazen duyduğumuz inanç sayesinde bazı şeyleri başarırız ve yaşadığımız o zorlukların üstesinden geliriz. Çünkü eğer en başında o istediğimiz şeye inanmazsak o an mağlubiyetimizi ilan edebiliriz. Eğer ki bir şeyi başarmak istiyorsanız önce o şeye inanmayı bilmelisiniz. Çünkü hayat bu şekilde kazanılır.
İnsanoğlu hayatı boyunca her daim inanmalı, düşünmeli, sorgulamalı ve sevmeli. Çünkü insanoğlu dünyaya bunun için gelmiştir.