Şu an elimizde olan bilgilere kadar evrendeki tek bilinçli yaşam formu insanoğlu, varoluşumuzdan beri farklı yaşam türlerini arıyoruz fakat hala bir cevap alamadık. Ne de olsa evren uçsuz bucaksız bir boşluk. Peki ya bu süredir aramakta olduğumuz yaşam türleri için uzayda sonu olmayan mesafeler kat etmemize gerek yoksa? Ya bu bilinçleri oluşturmak için gereken teknoloji ve güce zaten sahip isek? O zaman insanlar bunu iyi amaçlar için kullanabilir miydi, ya da sadece bize gereksiz sorunlar mı getirirdi?
Yapay Zeka ve Bilinç Arasındaki Fark
Öncelikle, beyin hücresi oluşturabilmek ve kendi ürettiğimiz bilinçlere hükmedebilmek muazzam bir güç doğururdu. Çünkü bilgisayar ve yapay zekâ yerine, düşünebilen, daha hızlı kavrayabilen ve adı üstüne bilince sahip varlıklardan bahsediyoruz. Şu anda dünyada ne kadar fazla robotun kullanıldığını bir hayal edin. Hesaplamalarda, fabrika işlerinde, bir insan için fazlasıyla uğraş gerektiren işlerde yapay zekâ devreye giriyor. Ve bu robotlara bir de bilinç aktarımı yapabildiğimizi bir düşünün. Amerika’da yapılan bir araştırmada bir “mini beyin” basit de olsa “pong” adlı bilgisayar oyununu öğrenmeyi başardı. Bilim insanları bu mini beyni üretmek için insan ve fare embriyosundan alınan kök hücreler ile laboratuvar kabında yüzbinlerce beyin hücresi üretti. Ve en ilginç tarafı ise bu elektrotlara bağlanan beyin tıpkı bir canlı gibi “hissetme” yetisine sahip ve bu sayede bilgisayar oyununu sadece 5 dakika içerisinde kavramayı başardı. Peki bu teknolojiyi geliştirebilsek nerelerde kullanabilirdik?
Bu Beyinlerin Kullanılabileceği Alanlar Nelerdir
Bu geliştirilmiş beyin hücreleri en yararlı şekilde tıp alanında kullanılabilir, çünkü vaka tiplerine bakacak olursak hastalıklar temel olarak aynı olsa da kişiden kişiye farklı tedaviler gerektirebilir. Mesela, ciddi derece iç kanser geçiren bir hastadan söz edelim, bu hastanın kanser evresi, kanserin bulunduğu bölge ve kanserli hücrelerin oluşturduğu tehdit kişiden kişiye çok değişecektir. Bu bilinçler eğer bu amaç için eğitilebilirse tıp alanında adeta bir devrim açacaktır. Çünkü gerçek bir beyin, yapay zekanın aksine çok daha güvenli bir seçenek olacaktır.
Ya da farklı bir örnek olarak bu beyinlerin özelleştirilerek ve hissetme özelliklerinden yararlanılarak yaşlı vatandaşlar için hayat kolaylaştırıcı bir hale getirilebilir. Kendi ihtiyaçlarını artık karşılayamayacak duruma gelmiş insanlar için genel ev işlerini yapacak bir androide aktarılacak bu zihinler yaşlı bakımevleri gibi ihtiyaçları ortadan kaldırabilir ve ülkenin sermayesinin bu kısma giden payından tasarruf edilebilir.
Sonuç olarak, insanoğlu olarak beyin hücreleri üreterek büyük bir çağın kapılarını aralıyoruz. Bu bahsettiğim olanaklar haliyle şu an sadece bir hayal ve mümkün olamayacak gibi görülüyor olabilir. Fakat kim bilir, bir 50 sene önce bir insan bilim insanlarının bizim kullanımımıza açık bilinç sahibi beyinler oluşturacağını söylese hiçbir insan buna inanmazdı.