İnsan ile Zamanın Çelişkili İlişkisi

Zaman çok karmaşık bir kavram değil mi? Algısal bir şekilde ölçebiliyorsun, belirli bir şey değil. Ölçülemeyecek bir şey olmasına rağmen ona bazı ölçü birimleri yakıştırarak kendimizce bir algı yaratıyoruz.  Bunlara rağmen her şeyi zamana bağlıyoruz. Zamanı hayatın referansı olarak alıyoruz. Zamanın ilaç olduğunu söylüyoruz ama aynı zamanda bizi alt üst ettiğinden hiç bahsetmiyoruz. Buradaki asıl suçlu zaman parçaları (geçmiş, şimdi, gelecek) değil insanlar.

Geçmiş kendini tekerrür eder. Günümüzde insanlar bu söylemi ciddiye almayıp sürekli geleceğe odaklanıyorlar. Bu yüzden de yapılan hatalar her gün yenileniyor. Eğitim sistemi yeni nesle geçmişin önemini belirtmek ve milliyetçi duyguları aşılamak için liselere tarih dersini zorunlu kılmıştır. Ne de olsa ağaç yaşken eğilir. Bunca çabalara rağmen biz gençlere bu öğreti hala kazandırılamamıştır. Hatta bu diretmeler yüzünden gençlerin aklına bunaltıcı ve sıkıcı bir ders olarak kazınmıştır. Diretmeler olmasaydı belki daha verimli bir şekilde öğrenebilirdik.

İnsanlar aynı zamanda şimdiyi yaşamayı da bilmiyor. Sürekli bir gelecek kaygısı olduğundan zamanın keyfine varamıyorlar. Anın tadını çıkaramayan insanlar yaşları ilerlediğinde de pişmanlık duygusu ile yaşamak zorunda kalıyorlar. Sürekli eski zamanların özlemini çekiyorlar. Gelişen teknolojide zamanı verimli geçirmemize karşı olan büyük bir engel. Fotoğraflarla anın bizimle sürekli yaşayacağını düşünüyoruz ama onlar sadece bize geçmişin bir karesini canlandırabilir, biz de bütün hayatımızın hikayesi varken.

İnsanlar bu gelecek merakı yüzünden bugününü mahvediyor. Bu da geleceğini yansıyor. İkisinin arasında mükemmel bir uyum var. Bu uyuma ayak uydurmak için anı yaşamalı, geçmişten öğrenmeli ve gelecek için hedefler koymalısın. Einstein bu konuya “Dünden ders çıkar, bugünü yaşa, yarın için umut et!” diyerek noktayı koymuştur.

İnsan bu davranışları ile sadece gelecekteki şanslarını çöpe atmıyor aynı zamanda kendisine de büyük bir acı çektiriyor. Her gün farklı bir kaygı ile yataktan kalkıyor. Belki hiç kalkmamayı bile diliyor ama maalesef ki mecbur. Çektiği ıstıraplarla uçurumun kenarında hissediyor kendini. Sürekli yaptığı şeylerden pişmanlık duyuyor.

Ama insanlar bilmeli ki hiçbir şey için geç değil hala vakit var. Bu kalan zamanda yeni bir başlangıç yapılabilir. Kendi hikayenizi yeniden yazabilirsiniz ama bunu için her şeyi zamanında yaşayıp kendinize odaklanmanız lazım. Yaptıklarınızdan pişman olmayın bunları birer ders olarak görün. Bu kolay olmayabilir ama zaman bu sefer size cidden yardım edecek. En büyük, en derin yaralarınız bu sefer iyileşecek ve bunların hepsini gülerek hatırlayacaksınız.

(Visited 50 times, 1 visits today)