Fiziksel olarak ardımızda bir şeyler bırakmak bizi ileri götürecek olsa da bu gerçek hayatta da böyle midir? Bir kaykayın üstünde durduğunuzu düşünün. Arkanıza doğru bütün gücünüzle bir top atarsanız topun tersi yönünde yani ileri doğru bir harekette bulunacaksınız. Belki de elinize yüksek kalibreli ve uzun namlulu bir silah alırsınız. İşaret parmağınızla tetiği yavaşça ezer ezmez silahtan dakikada 600 metre hızla çıkan mermi, geride bıraktığı silahın aksi yönde bir hareketine yol açmaz mı? Peki, hayatta da momentum geride bir şeyler bırakıp bıraktıklarını unutarak mı sağlanır?
Az önce bahsi geçen durumlarda silahımız, bir daha görmemek üzere mermisinden kurtuldu. Ve kendine bir hareket oluşturmayı başardı. Şimdi de bu silahın ateş ettiğinde çatlamaya başladığını hayal edelim. Çatlak bir silahla ateş ederseniz bunun, oluşturduğunuz son hareket olma ihtimali yüksektir. Kısa vadede işe yarayabilecek bir sonuç elde etmiş olsanız da bu hareketinizin sonuçlarından ders almazsanız ilk seferinde sıyrılmış olabileceğiniz olaylardan ikincisinde o kadar ucuz kurtulamayabilirsiniz. Psikanaliz biliminin kurucusu Sigmund Freud “İnsan geçmiş ve bugüne dair ne kadar az şey bilirse geleceğe dair hükümleri de o kadar güvensiz olacaktır.” demiştir. Cana yakın nöroloğumuz aynı zamanda tarihin eski hataları tekrar tekrar yapan yeni insanlardan ibaret olduğunu da söylemiştir. Tahmin edilenlere göre dünya topraklarında şu ana kadar yüz milyardan fazla insan yürüdü. Yazıyla yazınca çok da büyük görünmedi mi? 100,000,000.00 şimdi nasıl? Peki şöyle anlatayım: Tam da şu an geçen, “göz açıp kapayıncaya kadar” olarak adlandırdığımız 1 saniyeyi düşünün. “Saniyeler ne kadar uç uca eklenirse eklensin çok uzun bir zaman zarfı etmemeli.” diye düşünürüz sanırım. Yüz milyar saniye yaklaşık olarak üç bin yıl yapıyor. Barutun, kağıdın ve çakmak taşının icadından önceki bir zaman diliminden bahsediyoruz.
Peki, bu yüz miyar insan yer yüzünde yapılabilecek bütün hataları yapmamış mıdır? Yanlış kişilere güvenmiş, yanlış mantarları yemiş, yanlış tanrılara inanmış, yanlış hayvanlara bulaşmış… Yapılabilecek hata bırakmamış… Şimdi de bir insan düşünün, şu ana kadar yaşamış yüz milyar insanın ruhunun tek bir bedende reenkarne olmuş hali. Bence sorumuz böyle çok daha açık olur. Evet evet, kesinlikle daha açık olur! “Arkada bıraktıklarımızı unutmak mı yoksa geçmişimizi hatırlayarak ders almak mı?” sorusu yerine bunu düşünün: Dünya üzerinde yaşamış bütün ruhlar bir vücutta yeniden doğarak birleşseydi ne olurdu. İnsan 2.0’a merhaba deyin! Yapılacak bütün hataları yaptı, merak edilecek her şeyi etti, tecrübesi sınırsız, sevilecek her şeyi sevdi ve inanılacak her şeye inandı. Şimdi, İnsan 2.0’ımız, mükemmel, kusursuz mudur? Öğrenilecek her şeyi öğrendiği için hiç hata yapmaz mı? Yazımın başında alıntıladığım Freud, “Gerçeğin tamamı hata yaptıkça keşfedilir.” demiştir en nihayetinde.
Yoksa binyılların yaşanmışlığını tek bir bedenin kaldırması mümkün değil midir? O zaman bir güncellemeyle İnsan 2.1’e geçelim. Şu anki fiziksel ve kişisel özelliklerinin çok üstünde bir varlık olduğunu düşünün, insan beyni ve kaslarının bu kadar yükü kaldırabilecek bir versiyonunu. O zaman da tabii ki karşımıza yeni sorular çıkacaktır. Bu kadar çok yapılmış hata insanı belki de kusursuz yapmak yerine korkak yapar. Bu kadar acı ve bedelin sonucu bu “süper” insanımızı herhangi bir şey yapmaktan korkar hale getiremez mi? Belki de korkak yapmaz, belki de bütün soruların cevaplarını bilir ama bu hayattan zevk alabilir mi? Sonuçta -son kez alıntılamak gerekirse- Sigmund Freud, mutluluk dediğimiz şeyin engellenmiş ihtiyaçlarımızın tatmin edilmesinden doğduğunu söyler. Eğer bir insan mükemmelse bir ihtiyacı nasıl baskılanabilir ya da bir ihtiyaç nasıl duyabilir?
Geçmişini bilen ve ondan ders alan insanın da geçmişini unutmayı seçen insanın da en sonunda gideceği yer aynıdır. “Daha iyi bir hayat yaşamak istersen nasıl yaşadığın önemli değil, kendini ölüme hazırla yeter.” demiş bir bilge. Nasıl bir yaşam tarzı seçeceğiniz sizin doğrularınızla paralel ilerler. Bu dünyadan ayrılırken o yüz milyar insandan biraz olsun farkınız varsa doğru seçeneği seçmişsiniz demektir.