İngiltere Zaferi

İngiltere’nin İspanya’ya karşı savaş açması bekleniyordu. İspanya Cumhurbaşkanı, İngiltere’ye çeşitli hakaretler ve aşağılayıcı sözler söylemişti. Buna sinirlenen İngiltere, savaş için gerekli hazırlıkları yapmıştı. Dünya, bu açılması beklenen savaşı konuşuyordu ve ben de bu savaşta olmak zorundaydım; sonuçta vatanımın davası benim de davam sayılırdı.

Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri’nin başlattığı bir çalışma vardı. Sivillerden savaş için uygun olanları seçip eğiterek savaşa hazırlıyorlardı. Ben de hemen katılmak için başvurumu yaptım ve kabul edildim. Eğitim için gerekli malzemelerin duyurusu yapılmıştı, ben de hemen yola koyulup verilen listedeki malzemeleri almaya gittim. Gereken her şeyi aldıktan sonra eve geçtim. Heyecanla ertesi günü bekliyordum. Sonunda beklenen zaman gelmişti. Hemen eşyalarımı ve oradayken işime yarayacak her şeyi aldım ve evime veda ettim; belki bir sonraki dönüşümde yerinde olmayacaktı. Askeriyeye gitmek üzere yola çıktım. Artık vakti gelmişti. Arabamın anahtarını ve teknolojik aletlerimi teslim ettikten sonra eğitim alanına gittim. Eğitimler başlamıştı, ilk saatler çok yorucu olsa da yavaş yavaş alışmaya başlamıştım. Ama çok yorulmuştum; durmadan eğitimlere devam ediyorduk. Hızla geçen sekiz saatlik eğitimin sonunda hepimizi belirlenen yatakhanelere gönderdiler. Ben de dahil olmak üzere vatanını savunmak için eğitimlere gelen onlarca insan halinden gayet memnundu. Bu şekilde çeşitli zorlu eğitimlerden geçtik ve artık eğitim sona ermişti. Artık ordulara verilip belirlenen noktalara gitmek için yola çıkılmıştı. Gideceğimiz yere yaklaştıkça içimdeki heyecan artıyordu; kendimi içten içe motive edip içimdeki heyecanı bastırmaya çalışıyordum ama ne fayda, durmadan artmaya devam ediyordu.Noktaya gelmiştik, artık nöbet yerlerine gönderilip beklemeye başlamıştık. Gözümüzü kırpmadan geçen soğuk gecenin ardından Güneş yüzünü göstermeye başlamıştı. Tüm gece herhangi bir hareketlilik olmamıştı. Her şey normal gidiyordu. İspanya’ya göndermek için hazırlanan füzeler ve aklınıza gelebilecek tüm patlayıcı cisimler yerleştirilmişti; gece bekleniyordu. Durmadan gelen takviye ekipler ve oradayken yaşamımızı sürdürebilmemiz için gerekli erzak ve tıbbi malzemeler yerleştiriliyordu. Hazırlıklar bitmişti, beklenen zaman geldi. Tek bir hamleyle binlerce füze, İspanya’nın belli bir kısmına büyük hasar vermeyi başardı. İspanya da karşılık vermek için hamleler yapmaya başlamıştı ama attıkları her bombayı havada durdurmayı başaran sistemlerimiz vardı. Şehrin en kalabalık kısımlarını bombalamaya başlamıştık. Kısa sürede büyük yol almıştık, gün geçtikçe daha da güçleniyorduk.Yine her zamanki gibi gece nöbetindeyken, öncekilerden daha büyük bir patlamayla yer yerinden oynadı. Bu patlama bizim konakladığımız yerin üzerine atılmıştı. Tüm dengemiz bozulmuştu, ne yapacağımızı bilmiyorduk; telsizler çalışmıyordu. Üst üste denememe rağmen bağlantı sağlanamıyordu. Askerlerin yatakhanesinin olduğu kısımdan ağlama sesleri geliyordu; doktorlar patlamanın etkisiyle ölen askerlerin başında ağlıyorlardı. Elime dürbünü alıp etrafı gözlerken karşı taraftan helikopterler ve askeri araçların geldiğini gördüm. Bu araçlar bizim değildi; üzerinde İspanya bayrakları olan taşıtlardı bunlar. Ben ve on asker sağ kalmıştık. Elim ayağıma dolanmıştı, ne yapacağımı düşünüyordum. Herkes pes etmişti; köşeye çekilip ölmeyi bekliyorlardı.Hiç beklemediğim bir anda yanımda bir adam belirdi ve karşıdan gelen tüm düşmanları yerle bir etti. Bir şey demeden büyük bir ışığın içine girerek yok oldu. Sonra yaşayan herkes bir anda mutlu bir şekilde üzerime koşarak “başardın” diye bağırmaya başladı. Silah sesleri kesilmişti. Tekrar helikopter sesleri geliyordu ama bu sefer gelenler bizim askerlerimizdi. Şehitlerimizi tabutlarına yerleştirip morga gönderdiler. Geriye ben ve yaşayanlar kalmıştık; bizi de aldılar ve hastaneye götürdüler. Hepimizin tedavisi yapıldı. Hastaneden çıkış yaptıktan sonra kapının önünde büyük bir kalabalık görünüyordu. Kalabalığa doğru yürüdüm ve neredeyse hepsi tarafından tebrik edildim, çok mutluydum. Hastaneden sonra eve gittim. Uyumak üzere odama geçtim ve odamda bana yardım eden değişik varlıktan beş tane daha gördüm. Beni gördükten sonra içlerinden biri yanıma gelip bana bir bileklik uzattı ve “Bu sendeyken istediğin her şey olacak,” dedi. Ben de denemek adına “uçmak istiyorum” dedim ve kendimi havada buldum. Tüm şehir ayaklarımın altındaydı, tüm gece gitmediğim yer kalmadı. Sabah olmadan eve döndüm. Bileklikten bu sefer de savaşı kazanarak İspanya’yı topraklarımıza katmayı diledim ve bu da oldu.Birkaç saat uyuduktan sonra telefonuma gelen bir mesajla uyandım. Mesajda “Kraliçenin sarayına davet edildiniz” yazıyordu, heyecanlanmıştım; tüm ülke beni konuşuyordu. Hemen hazırlanıp bana gönderilmiş olan araca bindim. Kraliçenin sarayına gelmiştim. Arabadan indim ve tam karşımda duran kırmızı halılarla örtülü merdivene yürüdüm. Merdivenden çıktım ve beni kral ile kraliçe karşıladı. Ardından, çeşit çeşit yemeğin olduğu sofraya geçtik. Karnımızı doyurduktan sonra bir tören yapıldı; tüm ülke buradaydı, çok kalabalıktı. Yere iğne atsan düşmezdi. Çeşitli ödüller verildi ve ardından altınlar ve elmaslarla dolu, pırıl pırıl bir sandık içinde onur ödülü verildi. Tören sona erdi. Sarayda bulunan rengârenk çiçeklerle dolu bahçede vakit geçirdikten sonra veda etme vakti gelmişti.

Kral ve kraliçeye veda ettikten sonra, altın kaplamalı helikopterle evime bırakıldım. Çok güzel bir gün geçirmiş ve onurlandırıcı şeylerle ödüllendirilmiştim. Bu, benim için güzel bir anı olmuştu.

(Visited 1.000.009 times, 1 visits today)