Bir seyahat planladığınızı hayal edin. Diyelim ki Almanya’ya gidiyorsunuz. Pasaportlar hazır, vizeler alınmış, bütçeniz, uçak biletiniz, otel rezervasyonunuz, nereleri gezeceğiniz bile planı. Fakat bir sorun var; ülkeye alınırken karşılaşacağınız pasaport kontrolü. Memur bir size bakar bir fotoğrafa. Size her baktığında vesikalık fotoğrafınıza benzemeye çalışırsınız sıkıntı olmasın diye. Eğer her şey normalse, ki bu noktaya kadar ülkenizden kalacağınız yere kadar her şey gözden geçiriliyor, ülkeye girip tatilinizin başlaması için son bir soruya cevap vermeniz gerekiyor; Was ist der Grund Ihres Besuchs? Eğer Almanca bilmiyorsanız bu soruyu anlayamadınız. Memurun yüzüne anlamadığınızı belirten bir surat ifadesi yollayınca bu sefer de aynı soruyu İngilizce olarak işitiyorsunuz, What is the purpose of your visit? Bunu da anlayamadınız mı işte macera burada başlıyor!
Havaalanında Almanya’da yaşayan ve sırada hemen arkanızda bulunan bir Türk ile karşılaşmadığınız sürece bu soru sizin için cevapsız kalabilir. Fakat soruyu az çok anlayıp bana göre evrensel bir kelime olan “Turist” ile cevaplayabilirsiniz de. Turist kelimesi farklı dillerde farklı şekillerde yazılsa da temel telaffuzu neredeyse hepsinde aynı. Bir tek Afrika’da konuşulan diller fark gösteriyor fakat Avrupa dillerinin neredeyse hepsinde aynı. Peki neden böyle bir benzerlik var? Gelin beraber “Turist” kelimesinin kökenini inceleyelim:
İngilizcesine baktığımız zaman “Tourist” sonucunu alıyoruz. İngilizcede “Tour” tur anlamına geliyor ve “-ist” eki de bir mesleği yapan kişilerin yaptığı işin sonuna ekleyerek kullandığımız bir ek. Fakat biraz araştırma yapınca olayın böyle oladığı kanısına vardım. Tour kelimesi meğer Fransızcadan geliyormuş.
Ayrıca artık buna maalesef der misiniz bilmiyorum ama genel olarak iş görüşmelerinde İngilizceyi ikinci dil olarak kabul etmiyorlar. Bunun sebebi İngilizcenin çok kişi tarafından bilinmesi. Yani eğer İngilizce bilmiyorsanız ne bir ülkeye girebiliyorsunuz ne de ortalama bir birey olarak görülüyorsunuz. Belki İngilizce öğrendiğim için bana böyle geliyor fakat bence İngilizce öğrenilmesi en kolay dil. Böyle bir karşılaştırma yapabiliyorum çünkü şu anda Almanca öğreniyorum ve birkaç ay sonra da en çok konuşulan 3. dil olan İspanyolcayı öğrenmeye başlayacağım ve ne yazık ki hiçbiri İngilizce kadar kadar kolay değil.
Fakat neden Fransızca ya da Çince olmuyor ?
Fransızca çoğu dilin içinde saklı aslında fakat Frasızcanın dil yapısı çok kurallı ve öğrenilmesi, kelimeleri doğru telaffuz etmeyi öğrenmek çok zaman alıyor.Çince ise en çok konuşulan dil fakat ikinci dil olarak tercih edilmiyor. Çin şu anda teknolojik gelişmeleriyle anılıyor. Halk arasında her ne kadar “Çin malı” deyince kötü bir intiba bırakılsa da Çin malları dünyanın her yerinde kullanılıyor. Haliyle Çincenin ortak dl olması bekleniyor fakat Çinliler bile bir ürünün lansmanında neredeyse sadece İngilizce konuşuyor.
Özetlemek gerekirse değil 50 yıl, 50 ay sonra bile ortak dil İngilizce olabilir. Kolay öğreniliyor ve karmaşık bir yapısı yok. Zaten şu anda 1 milyar insan konuşuyor, çoğu insanın öğrenmeye çabaladığı tek dil daha ne olsun değil mi?