Bence inanışlar insanları özgürleştirmekten ziyade, bizlerin özgürlüğünü kısıtlayarak bizi köleleştirip, bağımlılaştırıyor. Çünkü belli bir inanışa bağlı kalmak, insanların kendi isteğine göre, özgürce hareket etmesini kısıtlayarak, belli bir duruma, olaya veya bir kişiye, nesneye, kurala göre hareket etmesini sağlıyor. Bu kişi, nesne ve kurala inanma sonucu ise, bunun şans getireceği, bizi özgür kılacağı, istediklerimizin gerçekleşeceği söylenerek bizim bunlara bağlı kalmamız da sağlanıyor bence. Ve bu tesadüfen etki ettiği taktirde, bizler bunları daha çok uygulayıp, hayatımızın bir parçası haline getirmekle kalmayıp, hayatlarımızı bu inanışlara göre şekillendiriyoruz. Bir nevi kendi kendimizi, hayatlarımızı da köleleştiriyoruz. Birkaç cümle önce, bu inancın “tesadüfen” etki etmesinden bahsetmiştim. Bana ve birçok bilim insanına göre bu tamamen olumlu düşünüp ona göre davranmamızdan kaynaklı. Örneğin dört yapraklı yonca bulunca, günümüzün iyi geçeceği ve bol şans kazanacağımızı dile getiren bir batıl inanca inandığımızı düşünelim. Yoncayı büyük uğraşlar ve zaman kaybı sonucunda bulduk. Günümüzün güzel geçeceğini ve şans kazanacağımıza inanıp, bugünü olumlu düşüncelerle geçirerek günümüzü aslında biz muhteşem kılar, kendimizi biz şanslı yaparız. Olumlu düşüncelerin etrafında, yaşadığımız hayata şükreder ve günümüzü biz güzelleştiririz. Ancak bunu dört yapraklı yonca bulmamızla ilişkilendirdiğimizde o zaman kendimizi köleleştirmiş, yonca bulamadığımız günlerde olumsuz düşünceler etrafında kendimizi negatifliğe sürüklemiş oluruz. İşte bu bence kendimizi, hayatımızı ve hatta düşüncelerimizi köleleştirmenin en basit örneği olabilir.
İnanışlar Bizi Köleleştiriyor Mu?
(Visited 19 times, 1 visits today)