İnanma isteği , isteklerin en kuvvetlisidir; ve bu istek bir kısacık devre ile çalışır. İnsanların merkeze alınarak aklın ön plana çıkarılması ile insan beyni iki role ayrılır. Biri yalanın zayıf düştüğü gerçeğe inanmak; bir diğeri de, yalanın galip geldiği gerçeğine inanmak.
Yalanın insan zihninde etkisini kaybettiği durumlarda gerçeğe inanma duygusu devreye girer. doğruya inanmak,kristalden yapılmış şeffaf ve narin bir köprü gibidir ve hayatımıza bir anlam katar. kurmak için çok fazla zaman ve emek harcadığımız için, hayatımızdaki önemi paha biçilemezdir.Gerçeğe inanmak , insanların yanlış düşüncelerini değiştirmesinde en önemli rolü oynar. İnsan beynine doğrudan mantıksal kanıtlar sunmak bu inancın gücünü arttırır. İnsanlar gerçeğe inanmak istedikleri zaman neden bu kadar zorluk çeker? çoğunlukla bize sunulan yalanlar bazen gerçeklere kıyasla daha ulaşılabilir hale gelir.Bu insanlar, gerçek bir vasatlığı sahte bir mükemmelliğe tercih ediyor.
Yalanın insan beynini ele geçirdiği ve her şeyin toz pembe olmasına inandığı zamanlarda kendilerini güçsüz hisseden insanlar güçlerinin artacağına inanarak yalana sığınırlar.İnsanlar her ne kadar kendilerini kandırmak istemeseler de doğrusunu bildikleri sözlere kendi beyinlerini birtakım yanlış düşünceler ile kandırıp aslında kendilerine en büyük ihaneti etmiş olurlar. İhanet sonucu gerçeğe inanmak daha da zorlaşır ve yalan galip gelir. Bu durum tıpkı satrançtaki “ŞAH-MAT” kuralı gibidir; kural devreye girdiği an biri kaybeder, biri kazanır. Yalan söyleyen kişi, ihaneti ile kaybeder; yalanı dinlemek zorunda kalan ama gerçeği bilen kişi kazanır. Yeteri kadar güçlü değilse yalan, kaybeden insan için bu durum büyük bir hayal kırıklığı oluşturur. İnsanlar gerçeği bilmek değil, kandırılmak istiyor.
Yalan ve gerçek arasında bazı savaşlar ortaya çıkabilir. Bu çatışmalar bazen geri tepebilir ve insanların var olan yanlış inanç durumlarını iki katına çıkarır. Yani bazen ne kadar uğraşırsak uğraşalım; mevcut ses kayıtları ya da yayımlanan bazı video ve görsel şölenleri bazı insanlar için sadece “Montajdan” ibarettir. İnsanların bakış açısı kişinin zihninde daha etkili bir savunmaya neden olur.
Biz her neye inanırsak ona göre düşünürüz ama bu düşüncelerin mantıksız oluğuna kanaat getirirsek aklımızı kullanıp gerçeği bulabiliriz.Bizlerin başrol oynadığımız bu hayatlarda sonucunun ne olduğunu bilmediğimiz ve bizi iki farklı yol ayrımına iten tercihlerimizden biri, karanlık ve dar; diğeri ise, hepimize toz pembe gözüken renkli cezbedicidir her ne kadar mükemmel gözükse de hepimiz biliyoruz ki gerçeğin aslı gözle görülmez