İnanamamıştı

Kapıdan çıkmadan evvel oturduğu sandalyeye baktı. Kendisine çok benzeyen bir gölgenin orada uyuduğunu gördü. Uyuyan muhtemelen amcasıydı. Amcasıyla çok benziyorlardı. Melih daha fazla geç kalmamak için kapıyı biraz hızlı çarptı ve çıktı aslında bilerek hızlı çarpmamıştı. Hatta sonradan pişman oldu, amcasını uyandırmak istemezdi. Uyandırmamış olmayı dileyerek hızla arabasına doğru yürüdü. Hızlı dediysem de çok da hızlı değil. Ne de olsa üstünde en pahalı takım elbisesi vardı. Beğendiği kadını etkilemesi için değerdi doğrusu.

Arabaya bindi ve yola koyuldu sürücü lisansını yeni almıştı Melih aceleyle davranmasına rağmen kalkması üç dakika kadar sürdü. Yanına dün gece evinin alışverişini yaparken aldığı kalpli çikolatayı almayı unutmuştu ama önemli değildi. Melis’i evinden almadan önce markete uğrayabilirdi.

Markete doğru ilk sağa dönüşten döndü. Yol bomboştu ama Melih bu duruma mutlu olamadı. Orası şehrin en işlek sokağıydı bomboş olmasının imkanı yoktu. Üstelik en ünlü restoran olan ve Melih’in randevu aldığı Fogo De Chao da o sokaktaydı. Restoranın boş olmasına imkan yoktu. Melih biraz daha ilerledi ve gözlerine inanamadı. Fogo De Chao’dan duman çıkıyordu. Sağındaki ve solundaki restoranların ise camları kırılmıştı. Melih arabadan hızla indi, Melis’i almak için zaten geciktiğini unutmuştu bile. Burası onun için çok değerli bir yerdi ve aynı zamanda amcasının da ortaklığını yaptığı restorandı. Amcası yaşlandığında ise başına kuzenleri geçecekti ve Melih ve kuzenleri beraber işleteceklerdi bu yeri.

Melih geç kaldığını anımsayarak hemen arabasına atladı ve 4 blok ötedeki markete gitmeye yola koyuldu. Marketin hala ışıkları yanıyordu. İçerde çalışanlar dahil kimse yoktu. Herkes yangından korkup kaçmış olmalıydı. Melih içeri girdi ve çikolataların olduğu yerden bir kutu bitter çikolata aldı Melis öyle seviyordu. Melis’i aradı ve evlerinin müsait olup olmadığını sordu. Malum restoranların çoğu kapalıydı. Telefonda eğer evleri müsaitse bir de eve pizza söylemesini söyledi. Melis bu duruma beklediğinden iyi tepki verdi. Melih şaşırmıştı ama bugünün mahvolmaması gerekiyordu. Aldığının parasını ödemeden marketten çıktı. Tam arabaya binecekti ki aklına eve gidince izlemek için bir film almak geldi. Arabadan indi ve markete gidip  Titanik’in CD’sini aldı. Arabaya doğru yeniden yürürken arabadan gelen telefon çalma sesi onu heyecanlandırmıştı. Hızla gitti ve telefonunu o kadar aceleyle aldı ki arabanın kapısını bile açmadan camdan uzanarak aldı. Arayan Melis’ti telefonu açtı ve duyduğu tek şey “tatlı çocuksun” ve ardından telefon durup dururken kapandı. Melih’in gözleri aniden doldu ve arabasına atlayıp Melis’in evine gitti. Kapısının önüne geldiğinde “Kadın telefonu yüzüme kapattı tatlı çocuksun dediğine göre beni arkadaşı olarak görüyor” dedi. Arabasına binip evine döndü. İçeri girdiğinde içinde çok kötü bir his vardı. Kapıyı arkasından çekmemişti ama kapı aniden çarpıldı.

Melih sevdiği kızı kaybetmenin acısını unutmuştu bile kapı çarpmazdı onun memleketinde ne de olsa iklim belli rüzgar bile esmezdi. Biri kapatmış olmalıydı. Kapıdan çıkarken amcasının oturduğunu gördüğü sandalyeye tekrar baktı ve kimseyi göremedi. Melih omzunda bir şey hissetti. Bu bir dürtmeydi. arkasına döndü ve ev bir anda apaydınlık oldu. Bir anda yeni aldığı ses sisteminden ” İyi Ki Doğdun Şarkısı” çalmaya başladı. Melih Melis yüzünden kendi doğum gününü bil unutmuştu. İnanılır gibi değildi. Melis de oradaydı amcasıyla yan yana en şık kıyafetleriyle alkışlıyordu. Melih tüm bunların nasıl bu kadar iyi hazırlandığına akıl sır erdirememişti. Anlaşılan hiç unutmayacağı bir doğum günü olmuştu bu.

(Visited 111 times, 1 visits today)