Hepimizin hayatımızda yapmayı sevdiğimiz aktiviteler ,yapmaktan korktuğumuz aktiveteler ya da başarmanın zor olduğunu düşündüğümüz hedeflerimiz vardır. Sizce her zaman yapmaktan hoşlandığımız ya da gücümüzün yettiği aktiviteleri mi yapmalıyız yoksa zoru , imkansızı denemeye çalışmalı mıyız? Her zaman haberlerde ve çevremizde buna benzer hikayeler duyuyoruz. Dünyada her gün yaşlı genç farketmeksizin herkes kendi zorluğunu veya hayalini bile kuramadığı hedeflerini aşıyor o zaman imkansız mı ? bir daha düşün.
Engeller en büyük problemimizdir aslında. Çünkü bir hedefimizi , bir hayalimizi gerçekleştirmek istiyorsak bu yolun dümdüz ve yemyeşil değilde taşlı , karanlık ve zorlu geçeceğini bilmeliyiz . Bu yüzden ne zaman bir engel görsek pes etmek yerine onu çözmeye odaklanmalıyız. Her gün o haberlerde gördüğümüz insanlar nasıl başarıyor sizce? Evinde oturarak mı hiç sanmıyorum. Çalışarak, düşünerek , araştırarak ve en önemlisi deneyerek. Denedin olmadı mı bir daha , bir daha… Ünlü ressam Leonardo da Vinci bu konu hakkında şöyle demiştir:” Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir.” Fakat bazen kararlılığımızı koruyamayabiliyoruz onun yerine pes etmek istiyoruz. Çünkü gözümüze çok kolay geliyor bırakmak peki sizce bırakmalımıyız yoksa devam mı etmeliyiz? Bana sorarsanız devam etmeliyiz çünkü o yol uğrundaki çabamız ve fedakarlıklarımız boşuna gitmemeli. Örneğin Aziz Sancar çok başarılı profesörlerimizden biri nobel ödülü almak onun için başlarda kocaman bir hayalken hatta gerçekleşiceğini bile düşünmediği bir hedefken çok çalışarak ve pes etmeyerek ödülünü layıkıyla almıştır o yüzden imkansız mı ? bir daha düşün.
Engellerimizi aştıysak , hedeflerimizi planladıysak ve gerektiği kadar çalıştıysak imkansızı başarmamızda karşımıza hiçbir şey çıkamaz. Tarihte de görülmüştür ki inanarak, çalışarak ve yapabileceğimizin en yükseğini hedefleyerek başarıya ulaşmışızdır aynı zamanda çoğu bilim insanı ve ressamlar da buna dahildir. Uğradığı zulümlere ve haksızlıklara göğüs gererek imkansızı başarmışlardır. Ülkemiz de bu olay için mükemmel bir örnektir. Çökmüş ve yıkılmış durumundan kurtarılmayı beklerken güneş gibi doğan Mustafa Kemal tonlarca kitap okuyarak, insanlara yardım ederek , zekice planlar yaparak ve en önemlisi düşmanlarımızın lüks imkanlarınına rağmen elimizdekileri çok iyi kullanarak başarıya ulaşmıştır ve bu başarısı şu anki devletimizin temellerini atmıştır ama bu yolculuk devletimizi ne kadar güzel etkilediyse Atatürk’ü bir o kadar yıpratmıştır bu genç yaşında siroz hastalığına yakalanmasına rağmen hiçbir zaman bizi hayal kırıklığına uğratmamış her zaman bize çok büyük bir önder olmuştur. Yıpranmış ve gelişmemiş bir vatanı bu kadar yükseklere taşımak imkansızın ta kendisidir bence bu yüzden imkansız mı? bir daha düşün.