Bir tavşan ve bir kaplumbağa varmış. Bunlar uzun zamandan beri arkadaşlarmış. Tavşanın evi yüksek bir ağacın tepesinde kaplumbağanın ki ise ağacın dibindeymiş.
Tavşan ile kaplumbağa birbirleri ile iyi anlaşırlarmış ama tavşan kaplumbağanın her olay karşısında bir atasözü kullanmasından çok hoşlanmazmış. Bir gün yine aralarında sohbet ediyorlarmış.
Tavşan: Nasılsın kaplumbağa kardeş?
Kaplumbağa: İç güveysinden hallice.
Tavşan: Tilki kardeşe dün çok kızdım. Ne zaman karga birlikte olsa bana kötü davranıyor.
Kaplumbağa: Kör ile yatan şaşı kalkar.
Tavşan: Tilki kardeş bana dün “Sen asla köyün ilerisindeki dağa tek başına çıkamazsın. “dedi
Kaplumbağa : İmkânsız diye bir şey yoktur!!!
Tavşan: Peki sence bunu yapabilir miyim?
Kaplumbağa: Adamın iyisi iş başında belli olur…
Tavşan : “Hemen bunu başarmak istiyorum sen bana yardımcı olur musun? “diye sordu heyecanla.
Kaplumbağa: “Acele ile menzil alınmaz.” diye cevap verdi.
Tavşan düşünceli bir şekilde evine çıkmış gerçekten kaplumbağanın son sözünü anlamamıştı. Gece boyunca düşündü. Sonunda kaplumbağanın ne demek istediğini anlamış. Dağın zirvesine tek başına çıkmayı başarması için sabırla çalışması gerekiyordu.
Ertesi sabah erkenden uyandı. Spor yapmaya başladı, sağlıklı yemekler yiyor bedenini güçlendiriyordu. Artık vakit gelmişti dağın zirvesine çıkmak için hazırdı. Bütün arkadaşları onu izlemek için dağın eteklerinde toplantılar. Tavşan heyecanını belli etmiyordu ama çok heyecanlıydı.
Yavaş yavaş dağın eteğinden zirveye doğru ilerlemeye başladı. Sonunda başardı. Aşağıya indiğinde bütün arkadaşları onu tebrik etti.
O gün tavşan “imkânsız diye bir şey olmadığını” anlamıştı.