İlkellikte Son Nokta

 

Çok uykum vardı, yatağa girer girmez göz kapaklarıma hâkim olamadım. Çok derin bir sessizlik vardı. Beyaz, sonsuz bir odadaydım ve önümde kırmızı bir düğme belirdi. Ne işe yaradığı hakkında hiçbir fikrim olmayan düğme basmam için resmen bana yalvarıyordu. Kendimi tutamadım, gözümü kapayıp açtığımda odadan çıkmıştım.

Gözlerimi araladım ve dünyadaydım. Ama buranın benim uykuya dalmadan önce yaşadığım dünya ile uzaktan da yakından da alakası yoktu. Şu anda sahip olduğumuz hiçbir teknolojik imkân burada bulunmuyordu. Benim o düğmeye basmamla hepsi ortadan kalkmıştı. Şimdi şöyle düşünün; hani hep bir teknolojinin zararlarından yakınan bir topluluk vardır ya, onlar burada birkaç gün geçirse yakınmayı bırakın sadece yararlarını görmeye başlarlar. Yani o kadar zorlu bir hayat yaşıyorlar. İnsanlar o kadar sefil bir durumdalar ki… İlk birkaç saat ne döndüğünü anlamadım. Sonra zaten biraz gözlemledikten sonra anlamamak kaçınılmazdı. İlkel ve karanlık bir hayat yaşıyorlardı.

Şehirde yürürken etrafta hiç araba olmadığını fark ettim. İnsanlar ya yürüyor ya da binek hayvanlar aracılığıyla bir yerden bir yere gidiyorlardı. Bizim uçakla 45 dakikada gittiğimiz yolu kim bilir kaç ayda gidiyorlardı. Seyahat etmeyi bırakın asla bir iletişim aracı bile yoktu. Hem ulaşım hem de iletişimin sağlanamadığı bir dünyada nasıl yaşayabiliriz ki? Dünyadan haberleri yoktu. Sadece kendi etraflarında olup bitenleri ve gelip geçenin anlattıklarını biliyorlardı. Bilgi alışverişi olmayan bir topluluk cehalete mahkumdur. Gelişmeye kapalı ve çok zorlu bir yaşantıları vardı.

Afiyetle yediğiniz etleri burada bulmak çok daha zor. Günümüzde bin türlü avlanma tekniği var. İnsanların teknoloji sayesinde ürettiği yöntemler ve silahlar var. Fakat bulunduğum yerde öyle avlanmak için araçlar yoktu. Avcılar sopa ve bıçağı birleştirip oluşturdukları mızraklarla ya da ok ve yay ile avlanıyorlardı. Sadece avlanmak değil aynı zamanda tarımda da günümüzde çok gelişmiş yöntemlerimiz var iken burada o da yok ve yine zor şartlar içinde tarımcılık yapıyorlar. Bir de sağlık durumu var. Aynı şekilde sağlık yöntemleri de kısıtlı ve yeterli değidi bu yüzden insanlar genelde hastalandıklarında çok şiddetli olursa ölüme kadar gidebiliyorlardı.

Çalar saatin çalmasıyla uyandım. Gözlerimi açtığımda o sinir bozucu alarmın sesi ile asıl dünyaya döndüğümü anladım. Gerçekten teknoloji bir anda ilgimi çekmeye başladı ve hayatımızda ne kadar önemli olduğunu anlamış oldum. Bir daha o düğmeyi görürsem kendimi tutacağıma ve basmayacağıma söz verdim.

(Visited 96 times, 1 visits today)