Günümüzden yüz yıl önce bu zamanlarda ülkemiz için yeni bir devrin planlamaları yapılıyor, kademe kademe demokrasiye yaklaşılıyordu. Halkın ve ülkenin içinden geçtiği zor durumlara rağmen halkın çoğu cumhuriyet ve yenilikler için yanıp tutuşuyordu. Yanıp tutuşan bir diğer kişi ise Atatürk’tü.
Cumhuriyetin ilanı ardından halkın da yönetimdeki katkısıyla ilk yenilikler yapılmaya başlandı. Ülkemiz adeta küllerinden doğuyordu. Yıpranan halk ülkeyle beraber toparlanıyordu. Büyük küçük demeden yenilikler yapılıyor, kanunlar çıkartılıyor, fabrikalar kuruluyor, üretim başlıyor, üniversiteler inşa ediliyor, öğretmenler atanıyor, Latin Alfabesine geçiliyor… Ülke, halk ve Atatürk hep beraber ülkenin gelişimi için yapılabilecek her şeyi yapmaya çaba sarf ediyor.
Bütün devrimler yapılırken ve yenilikler uygulanırken hal, her yıl coşku, heyecan ve milliyetçilik duygularıyla bu devrimlerin ilk adımı olan cumhuriyetin yıldönümünü kutladı. Halkın imkanının elverdiği kadar kimi zaman küçük ve basit kutlamalar yapıldı kimi zaman gösterişli ve kalabalık kutlamalar yapıldı. Bu kutlamalar o günlerden günümüze kadar coşkusundan ve öneminden ödün vermeden her yıl devam etti. Halkın coşkusu her yıl katlanarak arttı.
Kutlamalar, yenilikler, devrimler derken Cumhuriyetin yüzüncü yıldönümüne geldik. Cumhuriyetin yüzüncü yılına gelirken ülkemiz yüz farklı sıkıntıyla, yüz farklı şenlikle ve yüz farklı devrimle karşı karşıya kaldı. Çeşitli sıkıntılara ve isyanlara rağmen milletimiz inancını asla kaybetmeyerek hep cumhuriyete inandı.
Cumhuriyetin ilanı üzerinden yüz yıl geçmesi bize fazla gelse de cumhuriyete olan inancımız bir şehit annesi kadar taze, egemenliğe olan sevdamız Atatürk’ün ki kadar fazla, vatan sevgimiz ve milliyetçiliğimiz kendini feda eden bir şehit kadar çok.
Bir Türk Genci olarak hepimiz cumhuriyetin ilan edildiği günkü coşkuyu, vatanseverliği, milliyetçiliği, heyecanı ve umudu ilelebet kalbimizde taşıyacağız. Yüz yıl da olsa, beş yüz yıl da olsa, beş bin yıl da olsa cumhuriyetin yıl dönümünü her seferinde aynı coşkuyla milletimizle iç içe kutlayacağız. Halkımızın kadınının uğruna donarak can verdiği, milletimizin gençlerinin uğruna savaşlarda heba olduğu, Atatürk’ün uğruna ömrünü adadığı, milletimizin yıllarca uğruna yoksulluk çektiği bağımsızlığımıza ve cumhuriyetimize sonsuza kadar minnettar kalacağız. Milletimizin tırnağıyla kazıyarak kazandıkları asla unutulmayacaktır.
“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”
İstiklal Marşı, Mehmet Akif Ersoy