Korkma, diye başlar İstiklal Marşımız. 100 yıl önce Atamız ve askerlerimiz de korkmadı, canlarını hiçe sayarak ulusları için savaştılar. Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak diye devam eder. Halkımızın umutları da onlar sayesinde hiç mi hiç sönmedi. Milli Mücadelemizin zor şartlar altında zaferle sonuçlanmasından ardından 29 Ekim 1923’te Atatürk: “Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare biçimi, Cumhuriyet idaresidir.” demiş ve Cumhuriyetimizi ilan etmiştir. Cumhuriyet, Atamızdan bize bırakılmış bir mirastır.
Cumhuriyet, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu bir yönetim şeklidir. Çağdaş, demokratik, özgürlükçü ve ileriye dönük bir yönetimdir. Cumhuriyetimizin ilanı ile birlikte birçok yenilik, birçok hak kazandık. Mesela; en temeli yaşama hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, kadınlara seçme ve seçilme hakkı, düşünce özgürlüğü… Bunların hepsini Atamıza borçluyuz. Atam’ın hakkettiği evlatlar olmak için çok çabalamalıyız, çünkü o bu devlet için, bizler için çok ama çok çabaladı. Bu yüzden Türkiye deyince aklımıza ilk Atatürk gelir, o bu ulusun lideri, Atası, canıdır.
“Bir asra sığan şanlı tarihin nişanesi Cumhuriyet… Atam’ın emaneti, özgürlüğün timsali, aydınlığa çıkan yolun anahtarı Cumhuriyet…” Bu yıl güzel Cumhuriyetimizin 100. yılı. Tam 100 yıl geçmiş. Her 29 Ekim’de olduğu gibi bu yıl da içimiz umut ve sevgi dolu, 100. yıl coşkusu içimizde. Al bayrağımız göklerde dalgalanıyor. Ancak içimizde bir duygu daha var, o da özlem. Atamızı çok özlüyoruz. Demekki bir insanı çok ama çok sevmek ve özlemek için illa onunla konuşmuş olmak ya da onu görmüş olmak gerekmiyormuş. “Bazı borçlar vardır, ödeyemezsin. Mustafa Kemaller ölmez, rahat uyu paşam. Dön gel biraz da cennet özlesin seni.” Bence herkese bir kez sorulmuştur bu soru: Eğer şansın olsaydı geçmişe mi gitmek isterdin geleceğe mi? Ben hep geçmiş demişimdir çünkü Atamı bir kez görmek, sesini bir kez duymak çok isterdim. Onunla bir kez Cumhuriyet Bayramımızı beraber kutlamak için neler vermezdim…
Atam sana ne kadar teşekkür etsek azdır. Senin ve askerlerimizin fedakarlıklarının karşılığını asla veremeyiz ama Türk gençleri olarak birinci görevimiz, bize emanet ettiğin Cumhuriyetimizi daha nice asırlara taşımaktır. “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” Atam, senin ilke ve düşüncelerinle ilerleyeceğime dair söz veriyorum. “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Nice 29 Ekimler kutlamak dileğiyle, Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.