İki Yıl Sonra Aynı Yerde

Sesler giderek artıyordu. Küçük kız neler olduğunu merak ediyordu ancak korktuğu için gidemiyordu. Sonunda cesaretini toplayıp odaya girdiğinde yaşlı adamla göz göze geldiler. Küçük kız donakalmıştı. Yaşlı adam boğuk sesiyle şöyle dedi: ”Sakın bir adım daha atma!”.

Evleri ormanın tam ortasında olan iki çocuklu ailenin ebeveynleri ve büyük çocuğu garip bir şekilde ortadan kaybolmuşları birkaç yıl önce. Küçük kızlarına ise ebeveynlerin çok yakın dostu olan orta yaşlı, kısa boylu, zayıfça bir hanım bakıyordu. Küçük kızın bu hanımı sevdiği pek söylenemezdi ancak buna mecbur kalmıştı. Küçük kız annesi gibi çok inatçıydı ve orta yaşlı hanım buna katlanamıyordu. Havanın her zamankinden daha kasvetli olduğu bir gün küçük kızın yine inatçılığı üstündeydi. Orta yaşlı hanıma emirler yağdırıyor yapmadığı zaman da çığlık çığlığa bağırıyordu. Küçük kız, her gece evlerinin karşısında olan eski ahşap binaya bakıp oraya gitmek istediği söylüyordu içinden. O gün ise bina her zamankinden daha parlak görünüyordu. Küçük kız çok sıkıldığı için ahşap bina her zamankinden daha çok dikkatini çekmişti. Orta yaşlı hanıma bağırarak ‘ Beni oraya götür Maria yoksa sonun çok kötü olur!’ dedi. Maria ise her zamanki gibi küçük kızı tersleyerek ona hayır cevabını vermişti. Küçük kız da şaşırtıcı bir şekilde çok üstelememişti bu sefer. Aradan birkaç saat geçtikten sonra gece olmuştu ve küçük kızın uyku saati gelmişti. Maria kendini olası bir çığlık bombardımanına hazırlayarak salona girip ‘ Uyku saati yat artık.’ demişti. Normalde ağlama krizlerine girip yatma saatini cehenneme çeviren küçük kız bu sefer hiç zorluk çıkarmadan yatağına gitmişti. Maria oldukça şaşırmıştı ve sonunda onu adam ettim deyip yatmaya geçmişti.

Gece yarısından biraz sonra küçük kız aşağı inip orta yaşlı hanımın uyuyup uyumadığına bakmaya gittiğinde onu koltukta uyurken görmüştü. Salon çok kötü kokuyordu ancak küçük kız herhalde bir şeyler bozuldu diye düşünüp kokuyu umursamadı. Küçük kız, yaşlı hanımın uyuduğunu görünce rahatlayıp kapıyı açmıştı. Dışarı çıkıp kapıyı da arkadan kilitleyen küçük kız sessiz ama hızlı adımlarla ahşap binaya doğru yola koyuldu. Etraf karanlıktı ve kendi içinde inkâr etse de küçük kız korkuyordu. Binaya geldiğinde çok kötü bir koku ve çınlama sesi duyuyordu ama geri dönemezdi. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Korkuyordu. Dönen merdivenlerden yukarı çıkmaya başladığında yaptığı şeyin yanlış olduğu kafasına dank etti. Geri dönmeyi düşündü ama onca yolu gelip keşfetmemek olmaz diye düşünüp biraz daha ilerledi. Kapılar gıcırdıyordu ve kendi kendilerine kapanıyordu.  En yukarı çıktığında sesler dayanılmaz derecede yüksekti ve koku on insanı öldürebilecek güçteydi. Kız korkuyordu ama neler olduğunu merak ettiği için korkusuna yenik düşüp odaya girdi. Yaşlıca bir adamla göz göze gelmişlerdi. Yaşlı adam boğuk sesiyle şöyle dedi: ”Sakın bir adım daha atma!”.

Küçük kız neye uğradığını şaşırmıştı. Yaşlı adam, odanın kapısının önünde duruyordu. Korktuğu her halinden belliydi. Kız kekeleyerek: ‘Neler oluyoru burda,sen kimsin?’ dedi. Sonra küçük kızın gözüne bir şey çarptı. Annesiydi bu. Kapının arkasından ona gülümsüyordu. Ancak yaşlı adam kapıyı sertçe kapatıp  ‘Sürpriz,giremezsin.’ diye bağırdı. Az sonra kapı bir anda ardına kadar açıldı ve küçük kız gördüklerine inanamadı. 2 sene önce bugün annesi, babası ve ağabeyi ortadan kaybolmuştu ve o gün küçük kızın doğum günüydü. Ailesi tam 2 yıl sonra doğum gününde ona büyük bir sürpriz hazırlamak için dostları Bay Jonathon’dan yardım istemişlerdi. Saat tam 00.00’da açmıştı kapıyı Bay Jonathon. Küçük kız hem ailesine kavuştuğu için hem de böyle bir sürpriz hazırladıkları için çok mutlu oldu.

(Visited 18 times, 1 visits today)