Küçük yaşlarımızdan itibaren bazı durumlar için tecrübeye ve yaşanmışlığa güvenerek atalarımız tarafından söylenen sözleri kullanmayı başlarız. Tasarruftan bahsedeceksek “Ayağını yorganına göre uzat.” veya komşuluğun önemini vurgulayacaksak “Ev alma komşu al.” deriz. Takım olarak çalışmanın yararlarından bahsedildiğinde de ilk akla gelenler “Birlikten kuvvet doğar.” ya da “Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” gibi atasözleridir. Peki atasözleri yani tecrübeler her zaman doğru mudur? Gerçekten de birlikten kuvvet doğar mı?
İlk olarak bir ziraat mühendisi olan Max Ringelmann tarafından bir grupta bulunan birey sayısındaki artışın üretkenliği azaltacağı düşüncesi ortaya atıldı. Daha sonra bu fikrin desteklenmesi adına Ringelmann, öğrencileri üstünde küçük bir deney yaptı ve yapılan “halat çekme” deneyi sonucunda kişilerin bireysel yaptığı işin, çoğunluk içindeyken yaptığı işten daha fazla olduğunu ortaya çıkardı. Günlük hayatımızda da zor bir durumla karşılaştığımız zaman o işi tek başımıza yapmamız gerekeceği için elimizdeki her şeyi ortaya koyar ve o işe çok emek veririz. Aynı durumu birkaç kişiyle beraber yaşadığımızda ise ilk durum kadar emek harcamayız. Çünkü bilinçaltımızda yapmadığımız işleri gruptaki üyelerden birilerinin illaki telafi edeceği fikrine kapılırız. Bunları oluşturan temel nedenlerden ilki insanın grup içindeki motivasyon kaybından kaynaklanır. Birey, bir topluluk içinde olup o toplulukla birlikte hareket etmek zorunda kaldığında hareketleri ve yapmak istediklerinin belli bir limiti olur. Bir süre sonra da insan, artık o işten bihaber olup ilgisini kaybederek motivasyonuyla ilgili problemler yaşar. Bilinçaltına etki eden ikinci faktör ise ön planda olma arzusudur. Takım çalışmasıyla yapılan bir işin sonucunda beğeni ve övgü o gruptaki herkesindir fakat kişi, yaptığı ya da yapacağı işin içten içe sadece kendisine ait olmasını ister ve yalnızca o zaman işine önem verir. Eğer ki proje başarısız olursa yergi de herkesindir. Bundan dolayı ürünün yapım aşamasında savsaklamalar, geciktirmeler, umursamamalar sıkça gözlemlenir. Bu sorunlar en çok bireyin, çalışmakta olduğu konuda kendiyle bağdaştırdığı bir şeyi bulmakta güçlük çektiğinde boy gösterir.
Ringelmann etkisinin büyük ölçüde doğruluk payı olmasına karşın, tecrübelerin söze aktarımıyla oluşan atasözleri de tamamen haksız olarak nitelendirilemez. Grup içinde bazı etkenlerin çalışma verimini düşürmesine önlem olarak daha çok bireysel çalışma yapmaya ağırlık veren bir iş bölümüyle bütün bu nedenlerin önünde geçilebilir. Aynı zamanda gruptakilerin sayısının azaltılması da kısıtlanan limitlerin düşmesine yardımcı olur, bu sayede insanın kalabalık bir alanda bulunsa da benliğinden fire vermemesi sağlanmış olur. Kendini bir yere yakın hisseden biri de rahatlıkla projesine uyum sağlar.Atalarımızın daha önce demiş olduğu “Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” sözleri yanlış olmamasıyla birlikte, herkes üzerine düşeni yaptığında amacına ulaşır. Yapacaklarını dikkatlice planlayan bir toplulukta da hayal edilemeyecek bir fark yaratır. Önemli olan birliğin gücünü ve takım olmanın sorumluluklarını gerçekten anlayıp harekete geçirebilmektir.